"olduğu anlamına gelmiyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • لا يعني أنه
        
    • هذا لا يعنى
        
    • هذا لا يعني أنّ
        
    • لا يعني أن هذا
        
    • لا يعني انها
        
    • لا يعني بأنه
        
    • لا يعني ذلك أن
        
    • لايعني أن
        
    Bir şeyi kabul etmemen, onun yanlış olduğu anlamına gelmiyor, Bryson. Open Subtitles لأنك لا تقبل شيئا يا بريسون, لا يعني أنه غير صحيح
    Evet, sırf bu ahmağın amcası John Landis diye onun yasalardan üstün olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles وأنا مخاطبة الرهائن أجل, فقط بسبب عم الأحمق هو جون لانديز لا يعني أنه فوق القانون
    İnsan.Ama diğerlerinin de insan olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles بشرى , ولكن هذا لا يعنى جميعهم أنت بخير ؟
    Bu virüsün yok olduğu anlamına gelmiyor, tedavi sonlandığı anda hücrelerde tekrar aktif hale gelebilir. TED إلّا أنّ هذا لا يعني أنّ الفيروس قد اختفى; قد يكون لا يزال في الخليّة، مستعدًّا لينشط مرّةً أخرى عند إيقاف العلاج.
    Zamanının geldiğini benim söylemem benim için kolay olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles فقط كوني الشخص الذي قال بأنه الوقت المناسب... لا يعني أن هذا سهل علي.
    Evet ama annesinin ajandasında yazıyor olması da doğru olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles نعم, لكن مجرد وجود المواعيد على الجدول لا يعني انها حدثت
    Çünkü hayatımda tanıdığım bir çok erkeğin pislik çıkması Leonard ve Sheldon'ın da öyle olduğu anlamına gelmiyor değil mi? Open Subtitles فقط لأن أغلب الرجال الذين عرفتهم في حياتي كانوا حمقى لا يعني بأنه يجب أن أفرض أن ليونارد و شيلدون هم نفس الشيء أليس كذلك؟
    Deneyimlerimizin adil olduğu anlamına gelmiyor ve kesinlikle ırkçılığı aşmış bir toplumun, hakkında bu kadar çok konuştuğumuz şeyin, gerçekleşmeye yaklaştığı anlamına gelmiyor. TED لا يعني ذلك أن تجاربنا متساوية، ولا يعني بالتأكيد أن المجتمع بعد العنصرية، وأن الشيء الذي تحدثنا عنه كثيرًا أصبح قريبًا من الحقيقة الواقعة أبدًا.
    Ancak bu önyargımın yanlış olduğu anlamına gelmiyor ve en önemlisi, bunların hepsi bilimsel olarak test edilebiliyor. TED لكن هذا لايعني أن تحيّزي أمر خاطئ، الأهم من ذلك ، أنه من الممكن اختبار كل ذلك علميّاً.
    Ama bu değişemez olduğu anlamına gelmiyor. TED لكن هذا لا يعني أنه لا يمكن علاج هذا.
    Bu, hepsinin mutlu olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles هذا لا يعني أنه كان دائما سعيد
    Her şey öyle zaten, ama bu doğru olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles ،كل شيء كامل ولكن هذا لا يعني أنه صحيح
    Yaptığının doğru olduğu anlamına gelmiyor bu. Open Subtitles هذا لا يعنى أنكِ تصرفتى بشكل صحيح.
    O olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles هذا لا يعنى انه هو
    Geçidi çeviremememiz Novus'un tümden imha olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles لم نستطع الاتصال عن طريق البوابة لكن هذا لا يعني أنّ كل نوفوس قد تم تدميره
    Bu, her şeyin eskisi gibi olduğu anlamına gelmiyor Damon. Open Subtitles هذا لا يعني أنّ الأمور عادت لسابقتها، لما كانت عليه قبلاً ، يا (دايمُن).
    Ama aynısının burada da olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles لكن ذلك لا يعني أن هذا هو ما يحدث هنا.
    Kadın bir jinekolog olması... lezbiyen olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles فقط لانها طبيبة نساء ... هذا لا يعني انها لمثليه.
    Bu doğru. Bu şişman olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles صحيح، هذا لا يعني بأنه بدين
    Bu Axehampton'da olduğu anlamına gelmiyor tabii. Open Subtitles ذلك لا يعني بأنه كان في ( اكسهامبتون )
    Ama şunu belirtmek istiyorum-- şunu herkese açıklamak istiyorum, bir şeylerin 20. yüzyılda olduğundan daha eşit görünmesi, her şeyin adil olduğu anlamına gelmiyor. TED لكنني أريد أن أوضح... أريد فعلًا أو أوضح للجميع حيث تبدو الأمور أكثر مساواة مما كانت عليه في القرن العشرين. لا يعني ذلك أن الأمور متكافئة أبدًا.
    Bu, dünya çapında müdahalenin bir felaket olduğu anlamına gelmiyor. TED وهذا لايعني أن كل " التدخلات " التي جرت حول العالم كانت كارثية
    Kibarlar, zenginler, genelde açık havada çalışmayı gerektiren işler yapmıyorlar, bedensel işlerde çalışmıyorlar, daha çok sosyal desteğe sahipler, daha az sigara içiyorlar-- bu nedenle bir grup içiçe girmiş sosyal, politik, kültürel nedenden ötürü ciltleri daha az kırışıyor. Bu, kırışıkları azaltan şeyin sebze ve zeytinyağı olduğu anlamına gelmiyor. TED إنهم من الطبقة الراقية، أغنياء مترفون .. غالباً لا يعملون في العراء، فهم غالباً لا يعملون بأيديهم، ولديهم دعم إجتماعي أفضل .. ولا يميلون للتدخين وبسبب كل هذه الصفات المثيرة المميزة معاً وأسباب إجتماعية وسياسية وثقافية، فى الغالب لديهم تجاعيد أقل. ذلك لايعني أن الخضروات أو زيت الزيتون هي سبب التجاعيد الأقل لا من قريب أو بعيد.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more