Bay Kim, yemek konusunda böyle hünerli bir eşe sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | سيد كيم محظوظ بأن لديه زوجة ماهرة في الطبخ |
Senin gibi bir komşusu olduğu için çok şanslı, Agatha. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنه محظوظ بأن لديه جارة مثلك |
sana sahip olduğu için çok şanslı, iyi bir arkadaş olmak..... bazen zordur mu diyeceksin ? | Open Subtitles | حسنا هي محظوظة لوجود صديقة مثلك تحدي الوقت! |
Böyle sadık bir ağabeyi olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | أنها محظوظة لوجود أخ مخلصٍ مثلكَ. |
Jonathan sizin gibi bir eşi olduğu için çok şanslı. Sanırım bunu biliyor. | Open Subtitles | جوناثان محظوظ أن يكون عنده شخص ما مثلك، وأنا أتخيّل بأنّه يعرفه. |
Silahlarını düşünen bir kadına sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | أنه محظوظ لوجود امرأة مثلك تعتني بسلاحه |
Tek bildiğim, Leslie her zaman senin gibi bir arkadaşı olduğu için çok şanslı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أن (ليزلي) تتحدث عن كم هي محظوظة لأنكِ صديقتها |
Sana sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | ستكون محظوظة لكونها معك |
Peki, Henry senin gibi birine sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | حسنا، هنري محظوظٌ ليحظى بك |
Hayatında senin gibi biri olduğu için çok şanslı, Clark. | Open Subtitles | إنها محظوظة أن يكون لديها شخص (مثلك في حياتها يا (كلارك |
Bababn güzel bi varisi olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | لابد أن أباك محظوظ بأن لديه إبنة جميلة |
Carol senin gibi bir kardeşi olduğu için çok şanslı Lois. | Open Subtitles | (كارول) محظوظة لوجود أخت لها مثل (لويس) |
Hayır, yok, ne kadar şanslı olduğu hakkında hiçbir fikri yok. İkimize de sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | كلا، لا يدري كم هو محظوظاً محظوظ أن لديه كلينا |
Barry, yanında senin gibi biri olduğu için çok şanslı Joe. | Open Subtitles | (باري) محظوظ لوجود شخص مثلك بجواره. |
- Sana sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | إنها محظوظة لأنكِ موجودة |
Violet iyi bir kız olabilir ama o alelade biri senin gibi bir prense sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | قد تكون (فايوليت) فتاة لطيفة لكنّها مِنْ العامّة وهي محظوظة لكونها مع أمير مثلك |
Peki, Henry senin gibi birine sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | حسنا، هنري محظوظٌ ليحظى بك |
Sana sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | إنها محظوظة أن تكون بجانبها |