Avcı hayatta olduğu müddetçe, kim yerini alırsa, mezarını da paylaşacak. | Open Subtitles | طالما أن المُبيدة مازالت حية فمن سيأخذ هذا المكان سيشاركه قبره |
Yirmi yıllık küçük bir şey, arada aşk olduğu müddetçe aşkı durduracak kadar güçlü değil. | Open Subtitles | أمر بسيط قليلاً كعشرين عاماً ليس كافياً لإيقاف الحب طالما أن هناك حب من الأساس |
CTU'da sızıntı olduğu müddetçe hiç kimseye bilgi vermeyeceğiz. | Open Subtitles | ,طالما هناك تسرب للمعلومات بالوحدة فلا يجب أن يعرف أحد |
Bak, iki şekilde de, o buralarda olduğu müddetçe onu buradan sağ çıkaramayız. | Open Subtitles | انظر، على اية حال، لن نستطيع اخراجها من هنا حية طالما هو بالجوار |
Dışarıda olduğu müddetçe, bu işin bitmediğini farzetmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | طالما أنه لازال حراً، فلابد أن نفترض أن الأمر لم ينتهي بعد |
Mütevâzı fikrimi soruyorsan eğer annen bu şirketin bir parçası olduğu müddetçe işler hiçbir zaman yolunda gitmemiş. | Open Subtitles | مع رأى المتواضع انها لم تكن ابداشركتك طالما هى كانت جزء من ذلك |
Söyleyeceğin şey "benim sıram" ve "neyin var?" olduğu müddetçe, | Open Subtitles | ما دامت الكلمات هي "انها جولة بلادي" ، و "what're تضطر؟". |
Kral rahatsız olduğu müddetçe, onun odasında yatacağım. | Open Subtitles | طالما أن الملك مريض سأقوم بنقل سريري الى غرفته |
YıIdızlar karşıt olduğu müddetçe birbirinizi ne kadar sevdiğinizin bir önemi yok. | Open Subtitles | إنتظرين ، ماذا يعنى ذلك ؟ طالما أن النجوم تعارض بعضها |
Yunus açık suda olduğu müddetçe onu havadan takip etmek mümkün olabilir. | Open Subtitles | طالما أن الدلافين في المياه المفتوحة قد يكون من الممكن متابعتها من الجو. |
Gelişim olduğu müddetçe arkasında insanlardan oluşan bir çöp yığını kalır. | Open Subtitles | طالما أن هناك تقدماً سيكون دوماً حطام بشري في أعقابه |
Bir tek gerçek Tanrı olduğu müddetçe onun adına öldürülen insanlar da olmuştur. | Open Subtitles | .. طالما هناك إله حقيقي واحد .. سيكون هناك من يقتل بإسمه |
Dünyada yavaş ve sabunlu bir duş olduğu müddetçe asla unutulmayacaksın. | Open Subtitles | طالما هناك حمّام ساخن مكسوّ برغوة الصّابون فلن أنساكِ أبداً. |
Burada olduğu müddetçe güvendedir. Onu çıkartamayız. | Open Subtitles | و طالما هو هنا، فهو بأمان لا يمكنك أن تُطلِق سراحه |
Sistematik olduğu müddetçe düşüncelerini bir dereceye kadar tutarlı halde tutabilecektir. | Open Subtitles | طالما هو قادر على المنهجة سيظل قادر على التفكير بشكل منظم نسبيا |
Neden? Ruslar da masada olduğu müddetçe her şeyi itiraf edeceğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قال بأنه سيعترف طالما أنه أمام السلطات الروسية |
Köprü açık olduğu müddetçe bizi yenilgiye uğratana kadar kuvvet sevk etmeye devam edecekler sonrasında da değerli buldukları her şeyi söküp alana kadar burayı kazacaklar. | Open Subtitles | طالما هى مفتوحة سيستمرون في إحضار قوات حتي يمكن ان يقهرونا وبعدها سيبدئون التعدين |
Skylla bizde olduğu müddetçe, güç bizde demektir. | Open Subtitles | ما دامت (سيلا) بحوزتنا، ملكنا القوّة |
Ama kilitli olduğu müddetçe... | Open Subtitles | ولكن طالما مُغلق عليهم... |
Ameliyatı olduğu müddetçe ameliyattan sonra nerede kalacağı umurumda değil. | Open Subtitles | لا يهمّني أين سيصاب بإنتان النقاهة ما دام سيصاب به أبقوه هنا |
Ama gururu olduğu müddetçe hala bir erkektir. | Open Subtitles | لكن طالما ظل متمسكًا بكبريائه هو لا يزال رجلًا |
Suyumuz olduğu müddetçe umudumuz da olur. | Open Subtitles | طالما لدينا هذا الماء، فلدينا بعض الأمل. |