Kimsenin yanaşmak istemediği bir virüs olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | أدركت أنني كنت الفيروس الذي لا يريد أحد الاقتراب منه |
Dışardaydım ve birden senin yakınlarında olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | كنت بالخارج و ثم فجأة أدركت أنني موجودة في الحي الذي تقطن به |
Ancak o ölüm ilanlarımı yazdığımda, o anda biraz büyüdüm aslında. Kendi geleceğimi yaratmak zorunda olduğumu fark ettim. | TED | و لكن حينما قمت بتجربة كتابة نعى وفاتى فى الحقيقة نضجتُ قليلاً فى تلك اللحظة و أدركت أننى فى إحتياج لخلق مستقبلي |
Bilirsiniz, fakat sonra buna mecbur olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | وكما تعلمن، لقد أدركت بأنني يجب أن أدعها تذهب |
Okulu bırakmak zorunda kaldım çünkü Kent Eyalet Üniversitesi'ne gittikten sonra öyle paranoyaklaştım ki üzerindede "I love america" yazan bir rozetle amigo kız tişörtleri giymek zorunda olduğumu fark ettim... ve ateş eden insanlar nişan bile almıyordu | Open Subtitles | أنا كان لا بُدَّ أنْ أَتْركَ المدرسةَ لأنه... أصبح عندي خوف بعد ما حصل.. أدركتُ بأنّني لابد أن |
Neyse, sonra yalnız olduğumu fark ettim, ...ve yalnız olmak istemediğimi anladım. | Open Subtitles | بأي حال ، لقد ادركت انني وحيد و في الحقيقة لا أريد ان اكون وحيداً |
İlanınızı gördüğümde daha çok küçük yer insanı olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | عندما رأيت اعلانكم أدركت أنني رجل مناسب للبلدة الصغيرة |
Beyazlıkları baki kalmazdı ama o Noel Pazarı'nda sonunda evde olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | ،لم تبقَ بيضاء لفترةٍ طويلة ...لكن في يوم الأحد من عيد الميلاد أدركت أنني وأخيرًا في الديار... |
Dezavantajlı olanın ben olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركت أنني في وضع غير ملائم |
Ama son zamanlarda ben bunun için minnettar olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | ... ولكن في الآونة الأخيرة أدركت أنني ممتن |
Yaklaşan bir krizin eşiğinde olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | أدركت أنني في أزمة وجودية. |
Tahmin ettiğimden de dayanıklı olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | أدركت أننى أقوى مما كنت أظن |
Sonra Riley'e aşık olduğumu fark ettim ve onunla birkaç ay çıktık. | Open Subtitles | لكن بعد ذلك أدركت أننى أحب (رايلى) وتواعدنا لمدة شهرين |
Bir kaç yıl önceye bakıyordum ve tam anlamıyla ev kuşu olduğumu fark ettim ve bunu bilmiyordum bile | Open Subtitles | كنت أنظر للوراء في تلك السنوات الماضيه و أدركت بأنني أصبحت ملازمة للمنزل دون أن أشعر بهذا |
Evet, seks bağımlısı olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | نعم، حَسناً، أدركتُ بأنّني كُنْتُ a مُدمن جنسِ. |
Hastanede kalıyorum diye sabah çok kızgındım ama sonra düşündüm ve bu bebek olayı sayesinde formunun zirvesinde olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | أنا كلياً عَمِلتُ. أنا كُنْتُ كُلّ pissy هذا الصباحِ حول إمتِلاك الّذي سَيَكُونُ في المستشفى. ثمّ أدركتُ بأنّني أُطلقُ على كُلّ الإسطوانات بسبب هذا شيءِ الطفل الرضيعِ. |
- Aklıma geldi ama sonra 15 yaşında olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | فكرت بخصوص ذلك وبعد ذلك ادركت انني في الخامسة عشرة |
İlk o zaman herkesten daha iyi olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | عندما ادركت انني كنت افضل من الجميع |