olduğun şeyi kabullenmek zorunda... kalacağın günler de gelecek. | Open Subtitles | سيأتي الوقت الذي يجب عليك الخروج من الخزانة وتتقبل طبيعتك على ما أنت |
Çünkü onu geri getireceğim ve yapmak üzere olduğun şeyi yapmanı istemedim. | Open Subtitles | لأنّي سأستعيدها "ولم أردك أن تفعلي ما أنت على وشك فعله الآن" |
Kendin yapamayacak kadar zayıf olduğun şeyi başkalarına yaptırmakta onur yok. | Open Subtitles | لا يوجد فخر لتجعل رجال آخرون ليفعلوا ما أنت ضعيف جدًا لتقوم به. |
olduğun şeyi anlamanı sağlayacağım. | Open Subtitles | سأجعلك تفهمين ما صرتِه. |
olduğun şeyi anlamanı sağlayacağım. | Open Subtitles | سأجعلك تفهمين ما صرتِه. |
Senin sahip olduğun şeyi. | Open Subtitles | انا اريد ما تملك |
Döndüğünden beri peşinde olduğun şeyi kanıtlamaya çok yaklaşmıştı--- ve sen buna engel oldun. | Open Subtitles | وأعتقد أنها كانت فريبة من إثبات بالتحديد ما أنت بصدد فعله ،منذ عدتي ولم يمكنك ترك ذلك يحدث |
Başarılı olduğun şeyi normal bir şey olarak kabul etme. | Open Subtitles | ما أنت جيدة فيه لا تعتبريه بديهياً |
Bu da tutmayınca senin yapmak üzere olduğun şeyi yaparlar. | Open Subtitles | عندما يفشل ذلك, هم يعملون ما أنت على وشك للعمل عندما تدرك أنّه انتهى . |
- Peşinde olduğun şeyi biliyorum, Şerif. | Open Subtitles | ) أعرف ما أنت مقدم على فعله يا حضرة العميد |
Söylemek üzere olduğun şeyi Rose, söyleme. | Open Subtitles | ما أنت موشكة على قوله يا (روز)، لا تقوليه |
Louis, bana sormak üzere olduğun şeyi sırf yalnız ölmemek için sormanı istemiyorum. | Open Subtitles | لويس) لا أريد أن تطلب مني) ما أنت على ةشك أن تطلب لأنك تخاف من أن تموت وحيدًا |
olduğun şeyi değiştiremezsin, Phango. | Open Subtitles | (لا يُمكنك تغيير ما أنت عليه يا (فانغو |
Senin sahip olduğun şeyi. | Open Subtitles | انا اريد ما تملك |
"Senin sahip olduğun şeyi ben de istiyorum." | Open Subtitles | اريد ما لديكِ |