"olduğunu farkettim" - Translation from Turkish to Arabic

    • لاحظت أنك
        
    • لاحظت أنّ
        
    • أدركت أن
        
    • أدركت أنه
        
    • أدركت للتو
        
    • ولاحظت بأن
        
    • لاحظت ان
        
    • أدركتُ أن
        
    Sadece yangın musluğunun hemen yanında park ettiğinizi ve ve park biletinizin olduğunu farkettim. Open Subtitles لاحظت أنك كنت تركن بالقرب من صنبور وهناك مخالفه
    Hey, Paul, bir anda bütün ışıkların hazır olduğunu farkettim. Open Subtitles يا بول، لقد لاحظت أنك طرح كل هذه الأضواء.
    Benimkini kontrol ediyordum. Hepsini bulamadım, ama senin burada bir şeyin olduğunu farkettim. TED لقد تفقدت جيبي وأدركت أنّي لم أحصل على أغراضك كلّها لاحظت أنّ جيبك هذا يحتوي على شيء
    Bazı söze dökülemeyecek konuşmalar olduğunu farkettim. TED أدركت أن هناك أجزاء من الحديث التي لا يمكن نقله في الكلمات.
    Ve gidip 'Merhaba!" diyecektim ama sonra sana benzediğini pek önemsemiyor olduğunu farkettim. Open Subtitles وكنت سأذهب و أسلم عليه ولكن أدركت أنه لا يبالي بالشبه بينكما
    Senin ile benim çok sağlıklı bir ilişkimiz olduğunu farkettim. Open Subtitles لقد أدركت للتو أنا و أنتِ لدينا علاقة صحية
    Her neyse, ben... telefonumda birkaç cevapsız arama olduğunu farkettim, ve, şey, Bunlardan bir tanesini-- senin yaptığını düşündüm. Open Subtitles ااه المهم لاحظت ان فيه مكالمات فائتة في جوالي و ما كنت ادري اذا
    Evliliği hakkında olduğunu farkettim. Open Subtitles حقا؟ ثم أدركتُ أن الأمر لابد أنه حول زواجها يقومون بالسؤال عن أصلها وفصلها
    Seninkileri paketlemede çok usta olduğunu farkettim. Open Subtitles لقد لاحظت أنك بارع جدا في... ... التعبئة والتغليف لك.
    Sizde de bir tane olduğunu farkettim. Open Subtitles لاحظت أنك جلبت لك واحداَ منهم
    Boynunun arkasında 3 tane X olduğunu farkettim. Open Subtitles لاحظت أنّ لديك ثلاثة إكس وشم على ظهر رقبتك .
    Sonra Maria'nın çantasının, gümüşlerle dolu olduğunu farkettim. Open Subtitles وبعد ذلك لاحظت أنّ جيوب (ماريا) مليءة بالفضيّات
    Ryuzaki! Hapsedilmeyi kabul edip bunu yapmayı seçtiğimi biliyorum. Ama şimdi bu yaptığımızın tamamen anlamsız olduğunu farkettim. Open Subtitles ريوزاكي أعلم بأنني وافقت على أن أكون مسجوناً هنا، لكني أدركت أن فعل ذلك من دون فائدة
    Avukatımla görüştükten sonra, ...size vereceğim bilginin yanlış olduğunu farkettim. Open Subtitles حسنا، بعد مناقشة محامي أدركت أن المعلومات التي سأكشفها هي غير صحيحة
    Ve gidip 'Merhaba!" diyecektim ama sonra sana benzediğini pek önemsemiyor olduğunu farkettim. Open Subtitles وكنت سأذهب و أسلم عليه ولكن أدركت أنه لا يبالي بالشبه بينكما
    Sonra bir gün, sana karşı hissettiğim tek duygu olduğunu farkettim. Open Subtitles في أحد الأيام, أ... أدركت أنه كان كل ما أنا عليه.
    Bugün ne kadar kusurum olduğunu farkettim. Open Subtitles . لقد أدركت للتو عيوبي
    'Bugün ne kadar kusurum olduğunu farkettim.' Open Subtitles ' لقد أدركت للتو عيوبي '
    Peki, babana çantasını getirerek yardım ettiğimde cüzdanının çantasında olduğunu farkettim. Open Subtitles لقد ساعدت والدك بالحقائب لقد لاحظت ان محفظته كانت هناك
    Borunun mağara içindeki bölümünün çürümüş olduğunu farkettim. Open Subtitles أدركتُ أن الماسورة لابد وأنها قد أصابها الصدأ في أعماق الكهف

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more