Söylemeye çalıştığım... bir şeylerin eksik olduğunu hissettim denebilir. | Open Subtitles | ما أتحدث عنه ، هو أنني كنت أشعر أن هناك شيئاً ناقصاً |
Bir şeyin yanlış olduğunu hissettim ve haklıydım. | Open Subtitles | لقد شعرت أن هناك شئ ما خاطئ وقد كنت محقا |
Tüm faaliyetlerinizin paravanları ve yerlerini bilmemin, benim açımdan çok önemli olduğunu hissettim... bu yüzden her şeyin kopyasını çıkardım. | Open Subtitles | شعرت أنه من المهم أكون على دراية وافية بكيف يتم ذلك وأين لجميع ممتلكاتم وأنشطتكم |
Aramızda bir elektrik olduğunu hissettim. | Open Subtitles | و شعرت ان لدينا تواصل او شيىء ما |
Kaybetmemenin önemli olduğunu hissettim. | Open Subtitles | لقد شعرت بأن من المهم بأن لا أشعر بالخسارة. |
Yakınlaştıktan sonra bunun yanlış olduğunu hissettim. | Open Subtitles | ولكن عندما اقترب الأمر، شعرتُ بأن الأمر خاطئ، |
Annemin bana ihtiyacı olduğunu hissettim ve elbette seni de hep görmek isterim. | Open Subtitles | شعرتُ بأنّ أمي تحتاجُني وبالطبع أردتُ رؤيتُكِ |
Bu gün ilk defa Sunbae'nin de gerçek bir insan olduğunu hissettim. | Open Subtitles | في المرة الأولى... احسست بأنك شخص معتدل |
İlk defa, Coalwood'un dış dünyanın bir parçası olduğunu hissettim. | Open Subtitles | لأول مرة أشعر أن كولوود جزء من العالم الخارجى |
Ama Jules ile arkadaş olunca ve onun gibi biri benden hoşlanınca, bir değerim olduğunu hissettim. | Open Subtitles | وشخص مثلها , يحبني جعلني أشعر أن أساوي شيء |
Etrafımda ellerinde hançerlerle kötü yaratıkların olduğunu hissettim. | TED | شعرت أن حولي كائنات شيطانية بخناجر |
Sonra televizyonun gerçekten görüntülerle ilgili olduğunu hissettim. | TED | ثم شعرت أن التلفاز عبارة عن عرض. |
Bu gece, ona işi hakkında ne düşündüğümü söyleme hakkım olduğunu hissettim. | Open Subtitles | الليلة شعرت أنه من المناسب أن أقول لها رأيي بأعمالها |
Üç aylık tatilimden döndükten sonra bu yeni mantrayı buldum. ki liderlik konumundaki siyahi kadınlar nadiren bu tatili yapar, ancak bunun liderliğim ve takımım için gerçekten önemli olduğunu hissettim, bazen devreye girmek kadar, geri çekilmeyi de deneyimlemek için. | TED | وجدت هذا الشعار الجديد بعد عودتي من إجازة التفرغ العلمي لثلاث شهور، وهو من النادر أن تأخذه النساء السود اللواتي هن في القيادة، ولكن شعرت أنه لمن المهم لي ولفريقي بأن نتدرب على التراجع قليلاً كما يجب أحيانًا أن نبادر. |
Tuhaf bir şeyler olduğunu hissettim. | Open Subtitles | شعرت ان هذا امر غريب. |
Ters giden bir şey olduğunu hissettim. | Open Subtitles | و شعرت ان هناك شيئا خاطئا |
Ee, Be- - Ben yazıda biraz duygunun eksik olduğunu hissettim. | Open Subtitles | حسناً، شعرت بأن الكتابة إفتقرت إلى بعض العاطفة |
Bilmem, bilmem, sanırım aptalca olduğunu hissettim. | Open Subtitles | لا أعرف, لا أعرف, أعتقد بأنني شعرت بأن هذا سخيف |
Ziyaret ettiğim birçok kliniğin ve sağlık merkezinin özellikle oraya adım attığım andan itibaren benim için orada olduğunu hissettim. | TED | دخلتُ إلى العيادة ومنذ اللحظة التي دخلتُ فيها العديد من هذه العيادات والمستوصفات شعرتُ بأن ذلك المستوصف، تلك العيادة كانت هناك من أجلي. |
Ama artık kaderimin Kit'le olduğunu hissettim, iyi ya da kötü. | Open Subtitles | "لكنني شعرتُ بأنّ قدري يكمن الان مع (كيت) في السراء و الضراء" |
Başının belada olduğunu hissettim. | Open Subtitles | احسست بأنك في محنه |
Rahatsızlık verme niyetinde değildim lakin bir sorun olduğunu hissettim. | Open Subtitles | لا أرغب بالتدخل، لكن شعرت بوجود مشكلة.. |
- ...beni bu kasabaya bağlayan, o güne kadar fark etmediğim... - ...daha derin bağlar olduğunu hissettim. | Open Subtitles | شعرتُ بوجود روابط أعمق تربطني بهذه البلدة |