"oliver'ın" - Translation from Turkish to Arabic

    • أوليفر
        
    • اوليفر
        
    Oliver'ın önünde sizinle Nina hakkında konuşmaya devam etmek istemedim. Open Subtitles حسناً، لم أشأ أن تواصلا الحديث عن نينا أمام أوليفر
    Luke'un, Oliver'ın 23 yaşındaki öğretmenini nasıl becerdiğini mi kast ediyorsun? Open Subtitles تعني، كيف أن لوك ينكح مدرّسة أوليفر البالغة 23 من عمرها؟
    Kapıyı çaldığında biz de Oliver'ın nihayet konuşmak için hazır olduğunu sandık. Open Subtitles عندما طرقتَ على الباب ظننا أنه أوليفر وأنه أصبح مستعداً أخيراً للتحدّث
    Oliver'ın henüz evi yoktu ama kesinlikle daha iyi konumlara yükseliyordu. Open Subtitles اوليفر لم يحظى بالمنزل بعد لكنه كان بالتأكيد يرتقي
    "Whitmore başkandan çok Oliver'ın evlat edindiği çocuk gibi. Open Subtitles ويتمور لا يبدو رئيسا ويبدو كالطفل اوليفر اليتيم الذي يطلب نقودا من المارة
    Ben Oliver'ın bunları onayladığı bir dünya, bir evren, ya da ufacık bir varoluşun olduğu bir yer düşünemiyorum. Open Subtitles لا أستطيع أن أفكر من العالم أو الكون أو سهل من وجود حيث أوليفر ستوافق على أي من هذا.
    Ama Oliver üçüncü sınıftayken, Oliver'ın tahmin ettiğimden çok bana benzediğini fark ettim. TED ولكن عندما كان أوليفر في الصف الثالث، اكتشفت أنه يشبهني بشكل أكبر مما تخيلته.
    Sadece Bart Oliver'ın bana çıkma teklif ettiğini bilmeni istedim. Open Subtitles أردت المرور لأبلغك أن " بارت أوليفر " طلب رفقتي
    Birkaç kez geldi ve Oliver'ın ödevine yardım etti. Open Subtitles أتت عدة مرات لمساعدة أوليفر في واجباته المدرسية
    Oliver'ın ondan hoşlandığını biliyordum bu sene okulda durumunun nasıl olduğunu konuşmak istedim. Open Subtitles كنتُ أعرف أن أوليفر يحبها لذلك أردتُ أن أتحدّث معها عن الأشياء التي تحدث معه في المدرسة
    Oliver'ın neyle başa çıkabileceğini biliyorum. Open Subtitles اسمعي، عرفت أن أوليفر يستطيع التعامل معه
    Yani bir fikrim var ama Oliver'ın yaşındayken olan fikrimle aynı. Open Subtitles أعني، أن لديَّ فكرة لكنّها نفس الفكرة التي كانت عندي عنما كنتُ في سنِّ أوليفر
    Ve şu anda şehirden ayrılmayı düşünebilmemin tek sebebi Oliver'ın iyiye gitmesi. Open Subtitles والسبب الوحيد الذي يخوّلني أن أترك المدينة الآن هو أن أوليفر أصبح بحالة أحسن بكثير
    Seni endişelendirmek istemem Bess ama ben Oliver'ın senin inandığın kadar değiştiğinden emin değilim. Open Subtitles لا أريد أن أشغل بالك يا بيس لكني لستُ متأكّداً أنَّ أوليفر تغيّر بقدر ما تريدين التصديق
    Görünüşe göre bugün çocuklardan biri teneffüste Oliver'ın dolabına zarar vermiş. Open Subtitles من الواضح خلال فترة الاستراحة أحد الأطفال خرّب خزانة أوليفر
    Oliver'ın durumuna benzerlik gösteren birçok çocukla çalıştım aşırı yemek yemek çok yaygın bir durumdur. Open Subtitles لكنني عملتُ مع عدة أطفال في ظروف مشابهة لظروف أوليفر والشراهة في الأكل ردة فعلٍ طبيعية
    Bu, Oliver'ın, ceset bulunduğu gece neden orada olduğunu açıklardı. Open Subtitles يفسر لماذا يظهر اوليفر ليلة وجدت في الجسم.
    Bilmek istemiyorum. İyi, o zaman Oliver'ın Rico'nun dolabını bulduğunu söylemeyeyim. Open Subtitles حسناّ اذاّ لن اخبركي ان اوليفر قد وجد صندوق ريكو
    Sırf Oliver'ın hatrı için değil hepimiz için. Open Subtitles اعني ليس فقط لخاطر اوليفر بل لأجلنا جميعاً
    Oliver'ın kaybolduğu gece, 22:16 ve 22:25 saatleri arasında ne yapıyordunuz? Open Subtitles ليلة اختفاء اوليفر ماذا كنت تفعل بين الساعة 10: 16 و 10:
    Oliver'ın kaybolduğu gün için, senin hayatının en kötü ve onunkinin ise en iyi günü olduğunu söyledi. Open Subtitles قال أن يوم اختفاء اوليفر كان أسوء يوم في حياتك وأفضل يوم في حياته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more