| Seni konserde gördükten sonra, seninle olmak zorundaydım. | Open Subtitles | عندما رأيتك في الحفلة كان عليّ أن أمتلكك |
| Cleatus, çocukları istismar etmene engel olmak zorundaydım, bu yüzden ben de karına e-posta gönderdim. | Open Subtitles | كان عليّ أن أمنعك من استغلال الأولاد، -لذا أرسلت لها بريداً إلكترونياً |
| Emin olmak zorundaydım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أتأكد. |
| Bir şey söylemeden önce emin olmak zorundaydım. | Open Subtitles | كان علي أن أكون متأكداً قبل أن أتمكن من إخباركم بأي شيء |
| Şeker hastasıydı, bu yüzden her konuda onunla olmak zorundaydım. | Open Subtitles | كان مريض بالسكر، لذلك كان علي أن أكون معه في كل وقت من أجل هذا. |
| Nazik olmak zorundaydım. | Open Subtitles | كان علي أن أكون مهذباَ |
| Kimsenin memelerini ellemeyeceğinden emin olmak zorundaydım ama elliyorlardı. | Open Subtitles | كان علي التأكد من أن لا أخد سيلمس ثدييها وهذا ماكانوا يفعلونه |
| Iyi olduğundan emin olmak zorundaydım. | Open Subtitles | كان علي التأكد أنك على مايرام. |
| Annenin kan kaybından ölmesine engel olmak zorundaydım. | Open Subtitles | كان علي التأكد من أن الأم لن تنزف. |