Çamurda kalın bir beyaz bakteri şeridi oluşmuş balinanın asıl şeklinin sınırlarını çizmiş ve iskeletin kendisinin üzerinde uzmanlaşmış bakteri kolonileri kemiklerin kendilerinden enerji çıkarmışlardır. | Open Subtitles | مجموعة كثيفة من البكتيريا البيضاء قد تشكلت في الطين تحيط بالشكل الأصلي للحوت |
Bu gezegenler muhakkak bir süpernova patlamasından önce oluşmuş olmalılar. | Open Subtitles | الكواكب التي عثر عليها ، لابد وأنها قد تشكلت بعد انفجار السوبرنوفا |
Eğer toprak küçük parçalardan oluşmuş olursa sıkışık hâle geliyor, o kadar sıkışık oluyor ki su sızamıyor. | TED | اذا ما كانت التربة تتكون من جزيئات صغيرة فهي تصبح متضامة متضامة جداً بحيث يصعب دخول الماء فيها. |
Bu bilgisayar ve cihazlarla etkileşimde olan akıllardan oluşmuş bir ağdır. | TED | هذه شبكة تتكون من عقول تتفاعل مع الكمبيوترات والأجهزة. |
Yerinden çekilince,.. ...kafatası içinde yoğun kanama oluşmuş. | Open Subtitles | وحال إزالتها عانت من نزيف دماغي داخلي هائل |
Burada tuz diyapirlerinden oluşmuş tuzlu su havuzlarına bakıyoruz. | TED | وأنت تنظر إلى أحواض مالحة تكونت من تأثير الأملاح على الصخور. |
Kürek kemiği ve omuzdaki hasar, alçaktan düşünce oluşmuş ama saatte 25 ile 32 kilometre arası hareket etmiş. | Open Subtitles | الأضرار التي لحقت بكتفه ناتجة من سقوط منخفض لكن الحركة الأمامية ما بين 16 الى 20 ميلا في الساعة |
Yeniden biçimlendirmeye göre bu çatlaklar 6 ay önce oluşmuş. | Open Subtitles | بالنظر لإعادة التشكل فهذه الكسور قد حدثت قبل 6 أشهر |
Bir çeşit kalın, delikli bir maddenin üzerinde oluşmuş bir nasır. | Open Subtitles | ماهو؟ مادة تشكلت فوق نوع من المواد السميكة النفوذة |
gezegenleri ve ayları işleyerek, yeni oluşmuş... yıldızların yörüngesine yerleştirmiştir. | Open Subtitles | المنحوتة من الكواكب والأقمار. لتضعها في المدار حول الشموس التي تشكلت حديثاً. |
Damarındaki iğneyi birden çektiğinde bu kan izi oluşmuş. | Open Subtitles | هذه البُقعة تشكلت حين انتزع حبل التغذية من وريده. |
Galaksimizdeki sayısız diğer gezegenlerin daha önce oluşmuş ve yaşama milyarlarca veya kesinlikle dünyadan milyonlarca yıl önce şans vermiş olması gerekir. | TED | عدد لا يحصى من الكواكب في مجرتنا قد تكون تشكلت قبل ذلك وأخذت فرصة للحياة ملايير، أو تحديداً عدة ملايين من السنوات قبل تشكل كوكب الأرض. |
Bir gaz devinin bu kadar yakında oluşmuş olmasının imkanı yoktu. Isı çok yüksekti. | Open Subtitles | من المحال أن تتكون كواكب غازية عملاقة بالقرب من الشمس |
Çemberler ve çizgilerden oluşmuş. Tek tonda renklendirme, dokusuz. | Open Subtitles | تتكون من دوائر و خطوط ملونة بطريقة عادية ، بلا ملمس |
Sürü farklı bireylerden oluşmuş olsa bile, | Open Subtitles | رغم أن الأسراب تتكون من أفراد منفصلة |
Tüm vücudunda dördüncü derece yanık oluşmuş. | Open Subtitles | عانت من حروق الدرجة الرابعة في كامل جسدها |
Kurban Kafkasya'lı kadın, yirmili yaşlarda görünüşe göre şurdan düşme sonucu travma oluşmuş. | Open Subtitles | الضحية فتاه قوقازية بمنتصف العشرينات عانت من كدمة شديدة نتيجة سقوطها من هذا المبنى هناك |
Evet dünya aslında gazmış, sonra güneş oluşmuş ve o kadar sıcakmış ki, dünya kocaman, sert, büyük bir topa dönüşmüş. | Open Subtitles | الأرض كانت عبارة عن غازات ،ثم — ثم تكونت الشمس ..وكانت شديدة الحرارة بحيث بحيث تكونت الأرض ككرة كبيرة صلبة |
Evet, su ortadan kalkmış olabilir, ama bu çöl bataklık tabanındaki suyun buharlaşmasıyla oluşmuş, sonuçta da selenit dediğimiz kristalize formda alçı oluşmuş. | Open Subtitles | أجل , المياه ذهبت لكن هذه الصحراء تكونت من تبخر الماء علي ارضية مستوية |
Yumuşak dokudaki delikler, suyun ve duştaki çoklu püskürtücünün yaptığı yüksek basınçla oluşmuş görünüyor. | Open Subtitles | الثقوب في الأنسجة الرقيقة تدل على أنها ناتجة من ضغط مائي جيد و فوهات متعددة |
Ve burada da cinayet aletinin kabzasından oluşmuş gibi görünen sıyrıklar var sap izi yaralanması gibi. | Open Subtitles | و هنا هناك تآكلات يبدو أنها ناتجة من مقبض السلاح، هذه اصابة بالمقبض |
Hem Afrika hem Kuzey Amerika'dan ayrı bir şekilde batıya hareket eden bu yeni oluşmuş kıta Güney Amerika'ydı. | Open Subtitles | تتحرك نحو الغرب ، منفصلة ، عن أفريقيا و أمريكا الشمالية كان التشكل الجديد لأمريكا الجنوبية |