Ayrıca, bir araştırma yapılacağını biliyorlardı on yıl önce Hava Kuvvetleri'nin yaptığı gibi üstünü örteceğimizi umarak çemberi oluşturdular. | Open Subtitles | أجل, و عرفوا إنهم سيكونوا خارج التحقيق لذا صنعوا الدائرة أملين أن نفعل ما فعلته القوات الجوية منذ 10 سنوات. |
Birlikte, okyanus tabanı da dahil olmak üzere Dünya'nın ilk gerçek haritasını oluşturdular. | Open Subtitles | معاً, صنعوا أول خريطة صحيحة للأرض بما في ذلك قاع المحيط. |
İşçilere iyi veya kötü muamele edildi, işçiler de bu muameleye göre bu sandalyeyi oluşturdular." | TED | الذي عومل به العمال اللذين صنعوا هذا الكرسي". |
Yavru mercanlar oluşturdular, gelgit akıntısı başlatınca uzaklara yayıldılar. | Open Subtitles | وهم يشكلون صغار الشعاب المرجانية, عند التقاط تيارات المد والجزر, ينتشروا على مسافة بعيدة وواسعة. |
Diğer oyuncular kama gibi bir şekil oluşturdular. | Open Subtitles | باقى فريق تايجرز يشكلون نوعا من الأوتاد |
Sonra tekrar birleşip bir başka nesil yıldız ve gezegenleri oluşturdular. | TED | ثم تجمعت مرة اخرى لتكون جيل جديد من النجوم و الكواكب. |
Geçen yıllarda yaptığım keşifler araziler, kabileler ve hükümetler öyle bir resim oluşturdular ki bunu sadece ben çizebilirim. | Open Subtitles | الاستكتافات التى قمت بها فى السنوات الاخيرة للصحراء وشعبها للحياة القبلية وللحكومة قد تجمعت فى صورة فريد من نوعها صورة انا فقط يمكننى رسمها |
Buna paralel faşizan üsluplu yasal sitemler de oluşturdular. Bu yasalarda mülteciler, sığınma istedikleri bu ülkelerin sözde temeli olan demokrasinin özünü oluşturan hakların hiçbirine sahip değil. | TED | قد صنعوا نظام قانوني متوازي، وفاشي حيث لا يحظى فيه اللاجئ على الحقوق التي تشكل أساسيات الديمقراطية، المؤسسة المزعومة من البلدان الذين يطلبون اللجوء إليها. |
Çokluevreni korumak için bir birim oluşturdular. | Open Subtitles | لقد صنعوا منظمه لمراقبة الاكوان. |
güneş çevremizdeki güzeliik içindir, tıpkı bu binadaki gibi -- Atlanta'daki High Müzesi, İtalya'dan Renzo Piano tarafından yapılmış, Arup Işıklandırma ile beraber, Çatıdaki bütün bu güzel açıklıklar sayesinde güneşin dışarıda yaptıklarına boşluk boyunca tepki veren, çok iyi bir ışıklandırmayı oluşturdular. ışıklandırma mühendislerinden oluşan çok parlak bir takım. | TED | وضرورية لرؤية الجمال في بيئتنا ، في مثل هذا المبنى -- المتحف الرفيع في اتلانتا ، الذي أنشئ من قبل رينزو بيانو من إيطاليا ، جنبا إلى جنب مع مجموعة أروب للإضاءة ، وهي مجموعة مبدعة من مصممي الإضاءة الذين صنعوا نظام مستقر جداً من الضوء عبر المساحات الخاوية تتجاوب مع تغيرات الشمس في الخارج وهذا يحدث بسبب هذه الفتحات الجميلة في السقف |
Bir nevi mega-adam oluşturdular. | Open Subtitles | أعتقد أنهم يشكلون شخص واحد هائل |
Atomlar birbirlerine kenetlenerek ilk yapıları oluşturdular. | Open Subtitles | تجمعت الذرات مع بعضها لتشكل أول الأبنية |
Ve sonunda da bir araya gelerek Ay'ı oluşturdular. | Open Subtitles | وفي النهاية تجمعت وشكلت القمر |