"on tane" - Translation from Turkish to Arabic

    • عشرة
        
    • بعشرة
        
    • وعشرة
        
    • على عشر
        
    • عشر طائرات
        
    Her bir astronot, kişisel eşyalarının arasında yaklaşık on tane ipek bayrak taşıdı. TED حمل كل من رواد الفضاء حوالي عشرة أعلام من الحرير في حقائبهم الشخصية.
    Bu şey... Sanki bunlardan on tane var! Delikten bak. Open Subtitles المشكلة أنه يوجد حوالي عشرة فتيات انظر من ثقب الباب
    Biz çocukken haftada on tane falan yabancı film gelirdi. Open Subtitles عندما كنا شبابا, كانو يعرضون عشرة افلام اجنبية في الاسوع
    - Ezberde on tane hata yaptım. Duymak ister misin? Open Subtitles حصلت على عشرة في التلاوة هل تريدين ان تسمعيها ؟
    18 ayar beyaz altın, on tane elmas, kazınmış yazı. Open Subtitles ذهب أبيض 18 قيراط منقوشّ بعشرة ألماسات
    - Altı tane inecek, on tane binecek. - Altı kişiyi bul. Open Subtitles . ـ ستة سيخرجون, وعشرة سيركبون . ـ ابحث عن الستة
    Bana bak pislik, on tane ceset torbasının içinde iki tane ceset var. Open Subtitles لدي جثتين من أصل عشرة في الأكياس كنت أنت آخر من رأى كلاهما
    Bu kasada,bu tarz yerlerden en az on tane var. Open Subtitles هناك ما لا يقل عن عشرة أماكن مثلها في البلدة.
    Bazı insanların bir, bazılarının iki kimisinin altı, kimisinin de on tane bağlantısı var. TED بعض الأشخاص لديهم رابط واحد ، و آخرين لديهم إثنين البعض لديه ستة، و آخرون لديهم عشرة روابط
    Yağ bugün bitecek, iki günlük un ve on tane patatesimiz kaldı. Open Subtitles تبقى لنا يوم أخير من مخزون الزيت و يومين من الدقيق و عشرة من البطاطس
    Yağ bugün bitecek, iki günlük un ve on tane patatesimiz kaldı. Open Subtitles تبقى لنا يوم أخير من مخزون الزيت و يومين من الدقيق و عشرة من البطاطس
    on tane kolum olsa hepsiyle sana sarılırım ve senin de bana on kolunla sarılman lazım. Open Subtitles يا ليت عندي عشرة أذرعة لأحتضنك بها وأنتِ لديك ذلك لحضني.
    1,000'in içinde on tane 100 vardır, demek ki yüzde 10'unu açmışsın. Open Subtitles ،يوجد عشر مئات بالألف لذا فأنت فتحت عشرة بالمئة
    O zaman paramız on tane saban almaya bile yetecek. Open Subtitles سنتقاضى بما فيه الكفاية لشراء عشرة محاريث
    Oğlumun yalnız olmadığını biliyorum, çünkü o gün on tane çocuk öldü! Open Subtitles لنفس السبب الذي جعلك متأكدا أن ابنك لم يفعل هذا وحده أنا متأكد أن ابني لم يكن وحده لأن عشرة أطفال ماتوا في هذا اليوم
    Aslinda on tane, ama bu onemli degil. Open Subtitles حسنا، في الواقع، هم عشرة لكن هذا ليس هاما
    Altı ay içinde, 51. Bölge'den izi sürülebilen en azından on tane patent alındı. Open Subtitles في الأشهر الست الأخيرة , هناك على الأقل عشرة براءات من الإختراعات يعود فضلها للمنطقة 51
    Filleri seviyor. Sirkinizde on tane var bana bir tane lazım. Open Subtitles إنها تحب الفيلة و لدى السيرك عشرة كل ما أريده هو واحد
    On doktor. on tane tedavi bulmaları gerekiyor. Open Subtitles عشرة أطباء يجب أن يخرجوا بعشرة علاجلات
    Sicilinde iki adam vurma ve diğer on tane suçun var. Open Subtitles لديك جنايتي إعتداء وعشرة جنايات في سجلّك.
    Bir tane silahsız, genetik olarak güçlendirilmiş bir asker on tane ağır silahlı adamı halletti. Open Subtitles جندى أعزل معدل جينياً قضى على عشر رجال مسلحين تسليحاً كاملاً
    Derek Yates adında bir hacker, on tane Amerikan İHA'sının kontrolünü ele alabilecek bir kontrol cihazı yaptı. Open Subtitles مخترق اجهزة حاسوب إسمه (داريك يايتس) صمم جهاز بإمكانه التحكم بما قدره عشر طائرات آلية أمريكية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more