Ve ne kadar büyükse o kadar iyidir. Ama ona ulaşmak için, daha küçük taliplilerden oluşan engeli aşması gerekiyor. | Open Subtitles | والكبير هو الأفضل ، ولكن للوصول إليه يجب عليها القفز فوق عصابة الاصغر خطابا |
Senatör, bu kişi hala dışarıda ve ona ulaşmak için elimde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | حضرة السيناتور، ذلك الشخص لا يزال بالخارج، وليس لديّ أيّ طريقة للوصول إليه. |
Vampirizmin bir tedavisi var. Ve ona ulaşmak için gereken büyüyü yapabilirim. | Open Subtitles | ثمّة ترياق لمصّاصين الدماء وبوسعي إجراء التعويذة للوصول إليه |
Yani ona ulaşmak için başka bir yol bulacaksın. | Open Subtitles | ..إذاً ،عليكِ إيجاد طريقه اخرى للوصول إليها |
Göçmen Bürosu'ndan önce ona ulaşmak için acele ederken de sendeleyip yere düştüm. | Open Subtitles | كنتُ في عجلة للوصول إليها قبل مكتب الهجرة لكنّي تعثرت وسقطت |
ona ulaşmak için dualarımızı kullanırız. | Open Subtitles | و الطريقة الوحيدة للتواصل معه هي الصلاة |
Ben de bu prensten hiç hazzetmiyorum ve ona ulaşmak için kasabayı yerle bir etmek istiyorsan üzerime düşeni seve seve yaparım. | Open Subtitles | لا أكنّ أيّ ودّ لهذا الأمير أيضاً، و إنْ أردْتَ تدمير هذه البلدة للوصول إليه... سيسرّني أنْ أشارك بدوري. |
ona ulaşmak için bir yol bu. Zaman ya da tarih kısaltması mı? | Open Subtitles | طريقة ما للوصول إليه ؟ |
ona ulaşmak için yürümeliyiz. | Open Subtitles | علينا السير للوصول إليه. |
Ya ona ulaşmak için her şeyi yapan Raymond'un düşmanlarından biri olsaydım? | Open Subtitles | (ماذا لو كُنت أحد أعداء (ريموند الذي قد يفعل أى شيء للوصول إليه ؟ |
Stack'i ona ulaşmak için kullanıyorlar. Evet. | Open Subtitles | هم يستخدمون (ستاك) للوصول إليه |
ona ulaşmak için bir otel görevlisi gibi davranman gerekecek. | Open Subtitles | عليك التنكر في هيئة عامل بالفندق للوصول إليها. |
ona ulaşmak için bir geçide ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | ستحتاج بوّابةً للوصول إليها. |
Dante'nin Cehennem'i, ona ulaşmak için yaptığı yolculuk hakkında. | Open Subtitles | يقولون في كتب (دانتي) في الحقيقة بشأن رحلته من الجحيم للوصول إليها. |