Sıkıntıya düşmüştü. İntihar ona zaman kazandırdı. | Open Subtitles | هو ذهب إلى المتاعب الانتحار وفر له الوقت |
Tümörün büyümesi yavaşlar. ona zaman kazandırmış oluruz. | Open Subtitles | سوف يبطيء النمو ويكسب له الوقت |
Biraz erken ama Polly Preston'ın özgeçmişine sahip birisi hastanende gözlem yapmak istediğinde ona zaman ayırmak lazım. | Open Subtitles | حسنا, هذا مبكر بعض الشيء, ولكن عندما يرغب شخص بسيرة (بولي برينستون) مشاهدة المستشفى، يجب أن توفر له الوقت. |
Ama ona zaman kazandırmamız lazım. | Open Subtitles | ولكن يجب أن نوفر له الوقت. |
Ama ona zaman kazandırmamız lazım. | Open Subtitles | ولكن يجب أن نوفر له الوقت. |