| Ayrıca babamın onayladığı tek erkek oydu. | Open Subtitles | والغريب انه الانسان الوحيد الذي وافق عليه والدي |
| Belli ki, tam değişiklikler onun avukatının onayladığı kontratta yokmuş. | Open Subtitles | حسناً , الغييرات بالضبط ليست في العقد الذي وافق عليه المحامي |
| Binbaşı Voss'un onayladığı binlerce hesaba karşılık, küçük kredi kartı hesapları olan, sahte bir şirket kurulmuş.. | Open Subtitles | شركة اتصالات تكفلت بها أقامت اتهامات صغيرة ضد عدد واسع من الأرقام لهذه الحسابات حسابات كان الملازم فوس قد وافق عليها |
| Başbakanın onayladığı görev buydu. | Open Subtitles | وهذه العملية وافق عليها رئيس الوزراء |
| Şimdiye kadar onayladığı tek erkek sensin de ondan. | Open Subtitles | أنت أول رجل قد رضى عليه , أتعلم ؟ |
| Şimdiye kadar onayladığı tek erkek sensin de ondan. | Open Subtitles | أنت أول رجل قد رضى عليه , أتعلم ؟ |