| Sevgili büyükbaban, huzur içinde yatsın, bunu onaylamazdı. | Open Subtitles | و جدك العزيز، رحمه الله، لن يوافق على ذلك. |
| Yüksek ücretli avukatım konuşmamızı onaylamazdı, o yüzden görüşürüz. | Open Subtitles | المحامي غالي الثمن الخاص بي لن يوافق على محادثتنا لذا أراك لا حقا |
| - Tanrı'ya karşı yapılan bu saygısızlığı onaylamazdı. | Open Subtitles | ومؤكد أنه لا يوافق على هذا التجديف |
| Babam bunu onaylamazdı. | Open Subtitles | ومع ذلك ما كان والدي ليوافق عليه |
| Çünkü Jonas Salk bunu onaylamazdı. | Open Subtitles | إذ أنّ (جوناس سلك) لم يكن ليوافق |
| onaylamazdı. | Open Subtitles | إنه لن يوافق على هذا |
| Eminin Freud bunu onaylamazdı. | Open Subtitles | أنا واثق أن (فرويد) لن يوافق على هذا |
| Neşe Kleinman bunu onaylamazdı. | Open Subtitles | ما كان (جوي كلينمان) ليوافق |