| Demirleme yeri zayıf. Yüzeyin eğimi çok fazla. Bunu onaylayamam. | Open Subtitles | المنحدر حاد جدًا، لا أوافق على هذا، المخاطرة كبيرة جدًا. |
| Bunların hiçbirini onaylayamam ama uzun zamandan beri hiç bu kadar gülmemiştim. | Open Subtitles | لا أوافق على شيء من هذا، لكن لم أضحك منذ زمن طويل |
| Benim için yapacağınız istisnayı onaylayamam. | Open Subtitles | لكنني لا أوافق على الاستثناء الذي ستقوم به لي |
| Konuşana dek işyerine dönüşünü onaylayamam. | Open Subtitles | لا يمكنني الموافقة على عودتكِ إلى مكان العمل حتى نتحدث معًا. |
| Bunu onaylayamam. | Open Subtitles | لا يمكنني الموافقة على ذلك. |
| Bu kadar fazla miktarı onaylayamam. | Open Subtitles | لا أستطيع الموافقة على ذلك ليس هذا المبلغ |
| Ödemeyi onaylayamam. Siz de onaylayamazsınız. | Open Subtitles | لا أستطيع الموافقة على الدفعات ولا أنتِ كذلك بصراحة |
| Nassau'nun geleceğinde yer almak için feda ettiğim onca şeyden sonra lütfen beni anlayın, hala dışarıdan baktığım bir geleceği onaylayamam. | Open Subtitles | مع كل شيء ضحيت به كي أكون جزءً من مستقبل (ناسو) أرجوك أن تتفهم لا يمكنني الموافقة على نسخة من ذلك المستقبل لا أكون مذكورة فيها |
| Beyler, ABD Dışişleri Bakanı'nın onayı olmadan bir ABD vatandaşına yapılacak füze saldırısını onaylayamam. | Open Subtitles | أيها السادة، لا أستطيع الموافقة على قتل مواطن أمريكي بصاروخ دون موافقة" "وزير الخارجية الامريكي |
| - Bunu onaylayamam. | Open Subtitles | لا أستطيع الموافقة على ذلك |