Eminim onları görmek için sabırsızlanıyorsundur diğer kız kardeşin Catherine ile beraber. | Open Subtitles | أراهن إنك تتلهف للذهاب لرؤيتهم, مع إبنتك الأخرى كاثرين. |
Insanlar onları görmek için okyanuslar aşıyorlar. | TED | يَعبُر الناس المحيطات لرؤيتهم. |
onları görmek için Florida'dan geldik. | Open Subtitles | لقد أتينا جواً من فلوريدا فقط لرؤيتهم |
Demek istediğim, heyecan vericiydi onları görmek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | أعني كانوا مثيرون وتطوقين لرؤيتهم |
Teşekkür ederim Emmett, onları görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | شكرا، إيميت. أنا متحمسة جدا لرؤيتهم. |
Yanımızda onları görmek için sabırsızlanan bir arkadaşları var da. | Open Subtitles | نحن نسافر ... مع صديق لهم وسنسعد حقاً لرؤيتهم |
Opal'ı onları görmek için götürdüm, o zamandandır onları konuşmayı bırakamıyoruz. | Open Subtitles | لقد إصطحبت " أوبال " لرؤيتهم ولم نتوقف عن الحديث عنهم حتى الآن |
Sadece onları görmek için son bir fırsat istiyorum. | Open Subtitles | أردت فقط فرصة واحدة أخيرة لرؤيتهم |
Bobby'in onları görmek için eve geleceğinden dolayı çok heyecanlılar. | Open Subtitles | أنهم سعداء لرجوع (بوبي) إلى البيت لرؤيتهم |
onları görmek için birilerini gönder. | Open Subtitles | قم بإرسال شخص لرؤيتهم |
onları görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق صبرا لرؤيتهم |
Eğer deneyleri Andrew Epperly yapıyorsa belki de New Springs'e onları görmek için gitmesinin nedeni budur. | Open Subtitles | أعني، أنه لو كان (أندرو إيبيرلي) يقودهم ربما لذلك ذهب لرؤيتهم في (نيو سبرنغس) |
Londra onları görmek için buraya gelecek. | Open Subtitles | لندن" ستقدم إلى هنا لرؤيتهم" |