Demek istiyorum ki, yapacakları en küçük bir harekette... onların da çalışmaları yasaklanır. | Open Subtitles | أعني أنه في حالة قيامهم بأبسط تحرك سيتم منعهم هم أيضا من العمل |
...ve onların da haklarında söylediğim kötü şeyleri unutmalarını diliyorum. | Open Subtitles | و أتمنى أن ينسوا هم أيضا ً ما قلته عنهم |
onların da yaşamlarında biraz dengeye ihtiyaç duyabilecekleri hiç aklına geldi mi? | Open Subtitles | هل اعتبرتِ أنهم قد يحتاجون بعض الشيء إلى التوازن .. في حياتهم |
Son duyumlarıma göre, onların da trigonometri bilmelerine gerek yokmuş. | Open Subtitles | وعلى حسب ما سمعت أنهم لا يحتاجون لدراسة علم المثلثات |
Mike, onlar da bizim gibi ölmek istemiyor ama onların da görevleri var. | Open Subtitles | مايك لم يريدوا أن يموتوا أكثر منا نحن و لكن لديهم مهمتهم أيضاً |
onların da elektromanyetik silahları var. Bu boyutta gemilerde asla görmediğim bir şey. | Open Subtitles | لديهم أسلحة بنادق أيضاً ، لم أراهم في سفن بتلك الحجم من قبل |
Ve insanlar.. sanırım onların da hiçbir zaman bu şansları olmadı. | Open Subtitles | كما أن الناس , كما افترض لم تتح لهم الفرصة أيضا |
Büyüdüler ve onların da çocukları oldu. | Open Subtitles | وكبروا و أصبح لديهم هم أيضاً أطفالهم |
Beni canımı sıkabiliyorlarsa onların da canını sıkabilirler. | Open Subtitles | وفي غضون ذلك ، إذا تمكنوا من الوصول إلىّ فسيتمكنون من الوصول إليهم |
Şu an, diğer liderlerin hakkımda söyledikleri, tüm kötü şeyleri unutuyorum ve onların da haklarında söylediğim kötü şeyleri unutmalarını diliyorum. | Open Subtitles | .. و لقد تناسيت كل سيئة قالوها القادة عني و أتمنى أن ينسوا هم أيضا ً ما قلته عنهم |
onların da arama izni var... Tanrıdan aldıkları izin. | Open Subtitles | هم أيضا لديهم مذكرة، مذكرة من الإله، إنهم مستعدون للموت |
onların da dünyanın sürdürülebilirliği için yapılan savaşı kazanmaya yardım edebilecek doğal kaynakları var, ama onlar yatırım yapma kabiliyetine sahip olmayabilirler. | TED | هم أيضا لديهم الموارد الطبيعية التي يمكن أن تساعدهم في أن يفوز العالم في معركة الاستدامة. ولكن يجوز أن لا تتوفر لهم القابلية على الاستثمار فيها الآن، |
Şimdi, ailemizde cidden zor anlar yaşamadığımızı söyleyemem, onların da benim gibi olmalarını dilediğim anlar. | TED | الان,لا استطيع الانكار بأن هنالك بعض التحديات التي واجهت اسرتي، لحظات أملت فيها لو أنهم مثلي. |
Bir gezegenin, iletişim kuran bir medeniyete ev sahipliği yapmak için ortadan kaldırılması gereken engeller olduğunu ve onların da bu engellerle düşüncelerini kısıtladığını fark ettim. | TED | ووجدت أنهم غالبا يشكلون تفكيرهم ضمن نطاق حدود قد تحتاج لإزالتها إذا كان الكوكب مضيفًا لحضارة تواصلية. |
Randevulaştığım herhangi bir erkekle bir bağ kuramadım. Ve onların da benimle bir bağ kurduğunu hissedemedim. | TED | لم أشعر بأنه يوجد شيء يجذبني لأي واحد من الذين خرجت معهم، كما أنهم لم يشعروا بذلك أيضاً. |
Ama Asya'daki insanlar bizim gibi yemeye başladılar, bu da bizim gibi onların da hasta olmalarının sebebi. | TED | ولكن الآسيويين بدؤوا يأكلون كما نأكل وهو السبب وراء ظهور الأمراض لديهم كما هو الحال لدينا |
Birkaç ay önce onlar da aynı dalgıç kıyafetinde bir ceset bulmuşlardı ve onların da bu kişinin kim olduğuna dair fikirleri yoktu. | TED | بضعة أشهر من قبل، وجدوا جثة أيضا، في بذلة مشابهة، و لم يكن لديهم أي فكرة عمن كان ذلك الشخص. |
onların da farklı fikirleri, farklı bakış açıları var; size yardım edebilirler. | TED | لديهم أفكار متباينة وآراء مختلفة، وبإمكانهم مساعدتكم. |
Protezcilik ve perukta oldukça ustaydım ama onların da bir sınırının olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | نا كُنْتُ بارعَ جداً بعلم الأعضاء الإصطناعيةِ والباروكاتِ، لكني علمت ان لهم حدود |
Y'lerin içinde, kendimi Margaret Mead'in modern hali gibi düşündüm ve kısa zamanda keşfettim ki onlara verebileceğim çok fazla şey vardı, tabii onların da bana. | TED | تخيلت نفسي مارجريت ميد الحديثة بين جيل الألفية، وقد تعلمت بسرعة أن لدي ما أقدمه لهم بنفس قدر ما قدموه لي. |
Bana karşı daha dürüst ve daha keyiflilerdi, Bu diğer yanımı bilmek onların da rahatlamasını sağlamış gibiydi. | TED | أصبحوا أكثر انفتاحًا وأكثر مرحًا معي. كما لو أنهم أدركوا الجانب الآخر مني والسماح لهم بأن يكونوا أنفسهم أيضًا. |
Git. onların da sana ihtiyacı var. | Open Subtitles | اذهب، يحتاجونك هم أيضاً |
onların da kendi oyunları olmalı. | Open Subtitles | لهم ألاعيبهم هم أيضاً |
Beni canımı sıkabiliyorlarsa onların da canını sıkabilirler. | Open Subtitles | وفي غضون ذلك ، إذا تمكنوا من الوصول إلىّ فسيتمكنون من الوصول إليهم |