| Ama onu getiren adam işim daha bitmeden onu almaya geldi. | Open Subtitles | لكن الشخص الذي أحضره إلى هناك جاء لأخذه قبل انجازي للحلاقة |
| Hiç, ailesi onu almaya gelmeyen çocuklara bebek bakıcılığı yaptığımız hissine kapıldınız mı? | Open Subtitles | ألا تشعرون بأننا عالقون في مجالسة طفل هل يأتي والديه لأخذه ؟ |
| Çünkü sömestr sona erince onu almaya geleceğim. | Open Subtitles | بسبب ان الفصل الدراسي يقترب من نهايته وسوف اعود لأخذها |
| Memurlar onu almaya gittiler. | Open Subtitles | الشرطة في طريقهم لإحضارها إلى هنا الآن |
| Bu Doktor Nicolai. Top, bir fişek daha yak. onu almaya gidiyorum. | Open Subtitles | هذا دكتور نيكولاس توب أشعل ضوء أخر سأذهب لإحضاره |
| Bu adamı bulun. Size güveniyorum. onu almaya çok uzaktan geldim. | Open Subtitles | وأعتمد عليك لإيجاد هذا الرجل جئت من مسافة بعيدة للحصول عليه |
| Bu uzaylı çocuk burada kalmış ve onu almaya geliyorlar! | Open Subtitles | هذا الطفل الفضائى تركوه والآن عادوا ليأخذوه! |
| Yani, sadece oraya gitmeye ve onu almaya niyetlisin? | Open Subtitles | أنه خطير لذا أستذهب إلى هناك لأخذه فحسب ؟ |
| Yerini öğrendiklerinde Aile Hizmetleri onu almaya gelecektir. | Open Subtitles | عندما يعلمون أين يكون, سوف تأتي الخدمات الأسريّة لأخذه. |
| Onun için en iyi kurtarma uzmanımızı onu almaya gönderdik. | Open Subtitles | لذا أرسلنا إحدى أفضل أخصائيّات الإسترجاع لدينا لأخذه. |
| Şerif onu almaya geldiğinde koruyucu gözaltına alınıp isminin gizli tutulması gerektiğini vurgula. | Open Subtitles | حسناً و حين يأتي الضباط لأخذه تأكد من ان يكونوا على علم بأن يضعوه في الإنفرادي في مكان إقامة جون دوي |
| Bir kaç saat önce ufaklığı bana bırakıp sonra onu almaya geleceğini söyledi. | Open Subtitles | ، لقد تركت معيّ الصغيرة . وقالت أنّها ستأتي لاحقاً لأخذها |
| Ve onu almaya çalışırken uğrayacağın aşağılamayı çok hoş karşılayacağım. | Open Subtitles | و سأكون من اشد المرحبين بالاذلال الذي ستتعرض أليه في محاولتكَ لأخذها. |
| Korkma. Şimdi onu almaya gidiyorum. | Open Subtitles | لا تخافي، سأذهب لإحضارها الآن. |
| Bu sabah onu almaya gittiğimde bu ailede arabası olan tek kişi ben olduğumdan gay görmekten gözlerim şişti. | Open Subtitles | هل تعلمين أنه عندما ذهبت لإحضارها مبكراً... لأني أنا الوحيدة |
| Onun olmalı, onu almaya gittiğimde sigara kokusunu almıştım. | Open Subtitles | من المؤكد أنّها سيجارته، لقد كانت تفوح منه رائحة الدخان، حينما ذهبت لإحضاره |
| Ondan bahsediyorsanız, sensei onu almaya gitti. | Open Subtitles | ، إذا كنتِ تتحدثين عن ذلك فلقد ذهب الأستاذ للحصول عليه |
| Bu uzaylı çocuk burada kalmış ve onu almaya geliyorlar! | Open Subtitles | هذا الطفل الفضائى تركوه والآن عادوا ليأخذوه! |
| onu almaya hakkın yok! | Open Subtitles | ليس لديّك الحق في أخذه |
| Hep onu almaya gelirdim Benim çocuklarıma bakardı. | Open Subtitles | دائماً ما آتي لإصطحابها فهي جليسة أطفالي |
| Dom! Yoldan çekil. onu almaya geliyorum. | Open Subtitles | ابتعد يا دوم أنا قادمة لآخذه |
| Dick Steele'in onu almaya gelmesine çok az bir zaman kaldı. | Open Subtitles | و الآن هى مسالة وقت قبل أن يأتى ديك ستيل ليأخذها |
| onu almaya gideceğim. Sen diğerlerini suya götür. | Open Subtitles | سأذهب من اجلها الاخري بالماء |
| - Şu an onu almaya gidiyorum. | Open Subtitles | اين هي ؟ انا ذاهب لاحضارها الأن |
| Çocukken, buraya onu almaya gelmişler. Onu öldürmek için. | Open Subtitles | هنا حيث جاؤوا لاخذه عندما كان طفلا لقتله |
| - onu almaya geldim lakin kuzenler daha önce gelmiş. | Open Subtitles | جئت لاصطحابها ولكن سبقوني ابناء العمومة لهناك. |
| onu almaya gittiğimde fark ettim ki evlilik tarihimiz içine kazınmış. | Open Subtitles | عندما ذهبتُ لأحضره لاحظت تاريخ زواجنا محفورٌ على الوجه الداخلي للخاتم |