"onu güvende" - Translation from Turkish to Arabic

• آمنًا
• في أمان
• سلامتها
• لإبقائها آمنة
• آمنةً

Sonra da bir sokak atasında terk et. Bu onu güvende tutar. Önceden planlanmış bir şey değil.
صحيح, وضعته بحقيبة ظهر وتركته بالزقاق فهذا سيجعله آمنًا

onu güvende tutak için baba olmam gerekiyordu anne olmam gerekiyordu.
تحتم عليّ أن أصبح أبًا وأمًا لأبقيه آمنًا

Kızıl Kraliçe'yi hemen bulmalıyız. Kitap... onu güvende tut.
علينا إيجاد الملكة الحمراء على الفور الكتاب , إبقه في أمان

Ona ben baktım, ve onu güvende tuttum.
إقترضت من أجلها أبقيتها في أمان

onu güvende tutmak istediğin için anlayış gösterecektir.
أعتقد بأنها ستفهم أنك تريد المحافظة على سلامتها

onu güvende tuttu. Ajan Prall beni dün aradı.
حسنا, ذلك من أجل سلامتها العميل برال أتصل بي ب الأمس

onu güvende tutmak için bir yere ihtiyacım var.
أحتاج إلى مكان لإبقائها آمنة به

Bu onu güvende tutmanın tek yolu!
هذا هو السبيل الوحيد لإبقائها آمنةً

Ve ikisi de eve davet edilmediği için onu güvende tutabileceğim tek yer burası.
وطالمالاأحدمنهمامدعُوّللدخول... فإنّ البيت هو المكان الوحيد الذي يمكنني إبقاءه فيه آمنًا

Ama, onu güvende tutmanın yolu bu değil.
لكن هذا ليس السبيل لإبقائه آمنًا.

Dışarıdayken onu güvende tutmak zorundaydım.
-حسنًا -لا تختنِق كان عليّ أن أُبقيه آمنًا عندما خرجَت.

O beni güldürüyor, ben de onu güvende tutuyorum.
يجعلني أضحك، وأنا أُبقيه آمنًا

- onu güvende tutmanı kastediyorum.
بإبقائهِ آمنًا كلانا نريدُ

- Sen de bir şey söyle. - onu güvende tutmanın tek yolu bu.
هيا - إنها الطريقة الوحيدة ليكون في أمان -

Tek istediğim onu güvende tutmaktı.
كل ما أردته أن أُبقي عليها في أمان.

onu güvende tutmak için elimden gelen her şeyi yapacağım.
سأبذل ما في وسعي لأبقيها في أمان

Aslında bu onu güvende tutup bana getirdiğiniz için küçük bir teşekkür.
بالواقع، هذه طريقتي لشكركم لحفاظكم على سلامتها وإعادتها لعهدتي.

Bir kadının sadakatini istiyorsan onu güvende hissettireceksin.
أتريد ولاء المرأة؟ .إعطها سلامتها

Benim işim onu güvende tutmak.
{\pos(190,230)} مهمّتي هي الحفاظ على سلامتها.

onu güvende tutmak için elimden geleni yaparım.
سأفعل كل ما في استطاعتي لإبقائها آمنة.

Söyledim ya, onu güvende bıraktım.
قلت لك، تركت لإبقائها آمنة.

Öyleyse onu güvende tutmak için beraber çalışabiliriz.
إذاً علينا أن نعمل سوياً لنجعل (كاسي) آمنةً.

onu güvende tutman için yapman gerekeni yaptın, Harold.
لقد فعلتَ ما تحتّم عليكَ لتُبقيها آمنةً يا (هارولد).