Ölüp çürüyene kadar Onu korumak için yapmam gereken her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | وحتى تحين وفاتي و يبرد جسدي سأفعل كل ما يتوجب علي لحمايته |
Eğer onunla yatıyorsan, Onu korumak için yalan söyleme ihtimalin daha yüksek. | Open Subtitles | إن كنتِ على علاقة جسدية معه، فسيبدو من الأرجح أنكِ تكذبين لحمايته |
Babamın dediği gibi Onu korumak için her şeyi yapmalıyım. | Open Subtitles | وكما قال والدي عليّ أن أفعل كلّ ما بوسعي لحمايته |
İnsan Onu korumak için bedeli ne olursa olsun ödemeye hazır olmalı. | Open Subtitles | على المرء أن يدفع أي ثمن لحمايتها. ألا توافقني؟ أجل، أوافقك كلياً. |
Laurel'e ne kadar kızgın da olsan Onu korumak için yapabileceklerini hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | كما جنون كما كنت في الغار، لا أستطيع أن أتخيل أنك لن تفعل أي شيء لحمايتها. |
Ama Onu korumak için buradayım elektrikli sandalyeye göndermek için değil. | Open Subtitles | ولكنني هنا لحمايته وليس المساعدة . في إرساله للكرسي الكهربائي |
Ve burada Onu korumak için yeterince adam olduğunu düşünüyorum, tabii gerekirse. | Open Subtitles | . و اعتقد بأنه لدينا كم كافي من الرجال هنا لحمايته , ان احتجنا لذالك |
Bu insanlar ona zarar verebilir, yetiştirilen yetişkin var Onu korumak için olmayacak ki? | Open Subtitles | أن الأشخاص يمكنم أن يؤذوه أن البالغين الكبار لن يكونوا موجودين لحمايته ؟ |
Onu korumak için yapıyorsunuz, bu sizi korkunç biri yapmaz. | Open Subtitles | , أنتِ تفعلين ما هو مطلوب لحمايته و هذا لا يجعلكِ فظيعة |
Onu korumak için her şeyi yapabilir ama ben yemiyorum bunu. | Open Subtitles | قد يفعل أي شيء لحمايته لكني لا أصدق أنه فعلها |
Çocuğuna zarar geldiği düşüncesi ve senin Onu korumak için onun yanında olamaman... | Open Subtitles | فكرت أن إبنك سيكون عرضة للأذى وأنك لن تكون هنالك لحمايته. |
Yutmuş olsam bile, Onu korumak için seni gönderdiğine asla inanmam. | Open Subtitles | حتى لو فعلت أنا لا أصدق هذا أبدا أنه كان يريد أن يرسلك لحمايتها |
Kızıma da endişelenmemesini, Onu korumak için bir planım olduğunu söylerdim. | Open Subtitles | وسأخبر أبنتي ألا تقلق بأن لدي خطة لحمايتها |
Onu korumak için tüm gücünü kullanacağım. | Open Subtitles | فإننا نفعل الصواب سأفعل كل مابوسعى لحمايتها |
Küçük de olsa bilgi olan her yerde, Onu korumak için bulundum. | Open Subtitles | تجدني في أي مكان تكون فيه المعلومات القليلة مهمة,لأجل لحمايتها |
Ben sadece saldırı düzenlemeyi biliyorum. Onu korumak için yardımına ihtiyacım var. Ömür boyu kaçamayız. | Open Subtitles | كنت دائماً اقوم بدور المُسيء احتاج مساعدتك لحمايتها, لا يمكننا مواصله الفرار |
Bunun için burada değilim. Onu korumak için buradayım. İhtiyacı olan şey o. | Open Subtitles | ليس هذا سبب وجودي هنا أنا هنا لحمايتها هذا ما احتاجته |
Byron, Onu korumak için kurallarımıza karşı geldi. | Open Subtitles | خاطر (بايرون) متحدياً النظام في سبيل حمايتها |
...ve Onu korumak için bir ajan görevlendirdik. | Open Subtitles | -القمر الصناعي خلال خمس -وخصصنا عميلة كي تحميه |
Masum olduğunu düşündüğü için mi yoksa Onu korumak için mi yalan söylüyor bilmem ama yerini biliyor. | Open Subtitles | لا أدري إن كانت تكذب لتحميه أم لأنها تعتقد أنه بريء، لكنها تعلم أي مكانه |
Ve saat 20.52'de Onu korumak için hayatını feda etti. | Open Subtitles | وفي الساعة 8: 52 ضحى بحياته ليحميه |
- Onu korumak için. - Evet. | Open Subtitles | لهذا السبب كنت احاول التقليل من العمل من أجل حمايتها |
Onu korumak için ordularımızı göndermeliyiz. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ نُرسلَ قوَّاتَنا لحِمايته |
Onu korumak için yapamayacağım şey yoktur, çünkü sahip olduğum tek şey o Victor. | Open Subtitles | وسافعل أيّ شئ للدفاع عنها لأنها كلّ ما لدّي |
Bu kadar zamandır Onu korumak için sakladığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنك كنت تغطى علي هذا طوال الوقت |
Narcisse'den kurtulana kadar, Onu korumak için ne gerekiyorsa yapacağım. | Open Subtitles | حتى نتخلص من نارسيس، سأفعل كل ما يلزم لإبقائها آمنة |
Onu korumak için her şeyi yapabileceğine kendini ikna ediyorsun. | Open Subtitles | تقنع نفسك بأنّك تؤمّنها بأيّة وسيلة ضروريّة. |