"onunla beraber" - Translation from Turkish to Arabic

    • برفقتها
        
    • معها
        
    • بجانبه
        
    • معهُ
        
    • معه
        
    • معَه
        
    onunla beraber olabilmek için tedaviyi alacağını söylemiştin. Çocuk sahibi olup yaşlanacağını söylemiştin. Open Subtitles قلتَ أنّكَ ستتناول الترياق لتعيش معها وتنجب منها أطفالًا وتشيخ برفقتها
    onunla beraber olmak için her şeyi yapardım! Open Subtitles كنت سأفعل أي شي لكي أكون برفقتها
    Teyzem buradaydı. Yazı birlikte geçirmek için onunla beraber gitmemi istiyor. Open Subtitles إن خالتى هنا ، و تريد أن تصطحبنى معها فى الصيف
    onunla beraber olmaya çalışıyorum... fakat Dana benimle ilgilenmeyecek bile. Open Subtitles أحاول أن أكون معها لكن دانا لاتريدني حتى أنا أصاحبها
    Ona yardım ediyorsun, rapor etmeden iletişim kuruyorsun, onunla beraber hapse gideceksin. Open Subtitles أنت تساعده وتراهن عليه وتتواصل معه بأي طريقة دون التبليغ سوف تضع سجناً بجانبه
    Biliyorum, ama yine de, babam felç geçirdi, ölmeden önce onunla beraber olmak istiyorum. Open Subtitles أعلَم، و لكن أُصيبَ أبي بجَلطَة أودُ أن أكونَ معهُ قبلَ أن يموت
    CRP testi, genelde Kolesterol testini takiben yapılıyor, ya da onunla beraber. TED هذا هو اختبار بروتين ج التفاعلي عقب اختبار الكولسترول او بالتزامن معه
    Ardından Kral ve sen onunla beraber yemek yiyeceksiniz. Open Subtitles بعَدهَا أنَت والمَلِك سَوف تَتعشَون معَه
    onunla beraber olabilecek birini arıyorum da. Open Subtitles أنا--أنا أبحث عن شخص ما قد يكون برفقتها.
    Onunla birlikte olmadığın için şanslısın veya onunla beraber tutuklanmadığın için. Open Subtitles إنك محظوظ للغاية لأنك لم تكن برفقتها... وإلا لكنت قد إعتقلت أنت الآخر.
    Şu an gidip onunla beraber olmalısın. Open Subtitles لكن الآن عليك أن تكون برفقتها.
    Gretchen Moore, cinayet gecesi onunla beraber olduğunu söyledi. Open Subtitles ذكرت (غريتشن مور) بأنه كان برفقتها ليلة حصول الجريمة
    Doğuştan böyleyim. Alt vücudum vardı ve üstü de onunla beraber geldi. Open Subtitles لقد ولدت بها , كان عندي عضلات سفلية و العلوية قدمت معها
    Kitap okumamı ve onunla beraber nehrin kıyısında ay ışığı altında yürümemi istiyordu. Open Subtitles إنها تريدني أن أقرأ الكتب وأتمشى معها تحت ضوء القمر على حدّ النهر
    Ve senin için zor olan seçim ise, ...ya kızınla beraber olmadığın zamana kızacaksın ya da onunla beraber olduğun zamana müteşekkir olacaksın. Open Subtitles و الخيار الأصعب لك هو هل تكون غاضبا و حزينا للوقت الذي لم تقضه معها أم ممتنا و شاكرا للوقت الذي قضيته معها
    Projesi bitene kadar onunla beraber olacağına söz ver bana. Open Subtitles فقط عدني أن تبقى بجانبه حتى انتهاء مشروعه
    Şimdi, onunla beraber tutuklanmaya gönüllü isen Harlan ilçe nezarethanesinde sana da bir yer ayarlayabileceğimize eminim. Open Subtitles والآن إن أردت أن تتطوّع وتكون بجانبه أنا متأكد أننا مستعدّون لتوفير مساحة لك في سجن هارلن المركزي
    Kurstaki en iyi aşçı restoranında bir gece onunla beraber çalışacak. Open Subtitles افضل طباخ فى الفصل سيتاح له فرصة العمل بجانبه فى مطعمه لمدة ليلة واحدة
    Vücudunda her ne varsa onunla beraber öldü. Open Subtitles أيّاً كانَ ما يحملهُ في جسده, فقد ماتَ معهُ
    onunla beraber çalışmayan insanlar mı? Open Subtitles كلُّ الناس الذين لم يعملوا معهُ
    Öldüğü gün onunla beraber o kasırgaya gittin mi? Open Subtitles هل ذهبتَ معهُ في آخر إعصار, يوم وفاتهِ؟
    Çünkü, tüm bunlar olurken, ben onunla beraber yemek yiyordum. Open Subtitles لأنني كنت أتعشّى معه ليلة أمس عند وقوع هذا الحادث
    Üs kapatılıp, tasfiye edilmeden önce buraya hep onunla beraber gelirdim. Open Subtitles قبل أن توقف القاعدة وتباع كنت آتي إلى هنا معه دائماً
    Em City'deki herkes onunla beraber olacak. Open Subtitles سيكون جميع مَن في مدينة الزمرد معَه
    Kareem öldüğü zaman, kitap da onunla beraber ölebilirdi, ama olmadı, bu adamların ithafı ve çok çalışmaları sayesinde. Open Subtitles و عندما ماتَ (كريم) كانَ منَ المُمكِن أن يموت الكتابَ معَه لكنهُ لم يمُت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more