Bu şişedeki anılar özel bir güne onunla tanıştığım güne ait. | Open Subtitles | هذه القنينة تحوي ذاكرة خاصـّة لأوّل مـرّة قابلته فيها. |
Çocuklar, size anlatmaya çalışıyorum onunla tanıştığım an budur işte dedim. İnanacağınızı düşündüğüm için yardım edeceğinizi sanmıştım. | Open Subtitles | لقد شرحت لكم فور رؤيتي لها أنها المنشودة |
onunla tanıştığım zaman depresyon ya da onun gibi bir şeyden dolayı hastanedeydi. | Open Subtitles | التقيت به في المسـتشـفى كان يعاني من الاكتئاب |
onunla tanıştığım anda ondan nefret ettiğini anlamıştım. | Open Subtitles | بالوقت الذي قابلته فيه، كان قد مل منها كذلك |
onunla tanıştığım ilk anda hiç iyi şeyler hissetmedim. - Adı ne? | Open Subtitles | كان لدى شعور سيء فحسب نحوه عندما قابلته لأول مرة. |
Ben hala onunla tanıştığım günkü adamım. | Open Subtitles | أعني، أنا نفس الرجل الذي كنت عندما قابلتُها. |
onunla tanıştığım günden beri şans bana güldü. Hep iyi şeyler olmaya başladı. | Open Subtitles | لقد كانت فأل طيب لي منذ أن التقيتها الأمور الجيدة بدأت بالحدوث |
onunla tanıştığım barda olmuş. | Open Subtitles | نعم. لقد حدث ذلك في الحانة التي قابلته فيها |
Bu şişedeki anılar özel bir güne onunla tanıştığım güne ait. | Open Subtitles | هذه القنينة تحوي ذاكرة خاصـّة لأوّل مـرّة قابلته فيها. |
Çocuklar, size anlatmaya çalışıyorum onunla tanıştığım an budur işte dedim. İnanacağınızı düşündüğüm için yardım edeceğinizi sanmıştım. | Open Subtitles | لقد شرحت لكم فور رؤيتي لها أنها المنشودة |
onunla tanıştığım gün o aptal herifin izini dikti. | Open Subtitles | المزروعة تعقب على ذلك البكم الحمار اليوم التقيت به. |
onunla tanıştığım gün Norville bana kendi tasarımını gösterdi. | Open Subtitles | أظهر لي "نورفل" البيانات والتصميم في اليوم الذي التقيت به |
onunla tanıştığım an çok geç olmuştu bile. | Open Subtitles | لقد فات الأوان عندما التقيت به. |
onunla tanıştığım günden beri, beni gururlandıracağını biliyordum. | Open Subtitles | منذ اليوم الذي قابلته به علمت أنه سيجعلني فخورًا |
onunla tanıştığım gün. | Open Subtitles | باليوم الذي قابلته فيه |
onunla tanıştığım gün. | Open Subtitles | باليوم الذي قابلته فيه |
- onunla tanıştığım zaman oldukça farklı bir adamdı. | Open Subtitles | حين قابلته لأول مرة كان رجلاً مختلفاً جداً |
Çünkü hayatımın en güzel sabahı, onunla tanıştığım gündü. | Open Subtitles | لأنَّ أفضل لحظة في حياتي كانت صباح يوم قابلتُها |
...ki onunla tanıştığım zaman, ...bozulmuş olan ortağını savunmak için her fırsatını değerlendirdi. | Open Subtitles | و التي لمّا التقيتها اغتنمت كل فرصة للدفاع عن زميلها الفاسد قانونيًّا |
onunla tanıştığım akşam neye bulaştığımı biliyordum. | Open Subtitles | لقد عرفت ما ينتظرني من الليلة التي قابلته بها |