"orada durup" - Translation from Turkish to Arabic

    • وقفت هناك
        
    • الوقوف هناك
        
    • ستقف هناك
        
    • تقف هنا
        
    • تقف هناك
        
    • تقفوا هناك
        
    • تقفي هنا
        
    • ستقف هنا
        
    • إن كنت ستقفين هنا
        
    • هل ستبقيا مكانكما وتحللاني
        
    • وقفت ساكناً
        
    • بالوقوف هنا
        
    • سنتوقف هناك
        
    orada durup ve seni bekledim bekledim durdum ve çıkıp geleceğine inanmamıştım. Open Subtitles وقفت هناك وبقيت منتظراً لكِ لذا لم أكن أعتقد أنكِ كنتي ستظهرين
    Bana yalan söyledin. orada durup gözümün içine baka baka merkeze gittiğini söyledin. Open Subtitles لقد كذبت عليّ، لقد وقفت هناك ونظرت ليّ في عيني وقلت ليّ أنك ذاهب للمكتب
    Tek yapmam gerekenin orada durup "evet" anlamında başımı sallamak olduğunu söylediler. Open Subtitles قالوا كل ما على فعله هو الوقوف هناك وأومىء رأسى بالموافقة.
    orada durup bu adamın beni tehdit etmesini izleyecek misin? Open Subtitles هل ستقف هناك و تترك هذا الشرير يهددني؟
    orada durup bana havladığına göre bir muhabirin nasıl olması gerektiğini biliyorsun galiba? Open Subtitles هل تعرف حتى ما يفعله المراسل ... بينما تقف هنا وتنبح علي
    Sen orada durup yüzünü gizlerken yani, şuna bir bak. Open Subtitles أنت تقف هناك وتخفى وجهك أنظر لهذا هل رأيت هذا؟
    orada durup bana bakmayın, benim suçum değil. Open Subtitles لا تقفوا هناك و تنظروا إلي فقط هذا ليس خطأي
    orada durup yemek yapmamı izlemeyeceksiniz, değil mi? Open Subtitles لن تقفي هنا لمشاهدتي أطهو، أليس كذلك؟
    Çünkü orada durup benliğinle beni rahatsız ettiğin sürece, 25 milyon dolarlık para yığınını ameliyat ediyormuş gibi hissedeceğim. Open Subtitles لا، لا، لا تستطيع، لانه طالما ستقف هنا وتتنفس فوق راسي ،، سأشعر اني اجري جراحه
    orada durup yeterince güçlü veya dayanıklı olmadığımı söyleyeceksen, lütfen yapma. Open Subtitles إن كنت ستقفين هنا وتقولين لي أني لستُ قويّة أو عتيّة كفاية، فرجاءً لا تفعلي.
    Şimdi orada durup terapi mi yapacaksınız yoksa bana kahve getirmek ister misiniz? Open Subtitles أنا أم هو؟ الآن هل ستبقيا مكانكما وتحللاني نفسيًا.. أم ستحضرا ليّ بعض القهوة؟
    Fakat, doktor, orada durup bunu yapisi izliyorsunuz. Open Subtitles لكن أيّها الطبيب إنّكَ وقفت ساكناً تراقبه يفعل ذلك.
    Hayır, orada durup dudağını büzdün, sonra da iyice sokuldun. Open Subtitles لا انت وقفت هناك وثنيت شفتيك وبعدها اقتربت
    Evet orada durup beni seyredebilirsin. Open Subtitles نعم , و اذا وقفت هناك ستراني أفعل
    Prue, nasıl orada durup ölmesine izin verdin? Open Subtitles برو، كيف استطعتِ الوقوف هناك وتركه ليموت؟
    - orada durup beni tehdit etmeye devam edebilirsin. Open Subtitles صحفك ثانية. نظرة، أنت تستطيع الوقوف هناك ويهدّدني
    orada durup Yvette'i beklemek yaşadığım en güzel duygulardan biriydi. Open Subtitles الوقوف هناك لانتظر ايفات كان من اجمل ما شعرت به في حياتي.
    Ya da orada durup yüzüme yalan mı söyleyeceksin? Open Subtitles أم أنك ستقف هناك وتكذب قُبالةَ وجهي؟
    Gerçekten orada durup bir Luduan'a yalan mı söyleyeceksin? Open Subtitles هل ستقف هناك حقا و تكذب على لودوان ؟
    orada durup benden nefret etme. Open Subtitles لا تقف هنا فحسب والكره يبدو عليك
    orada durup Doğa Ana'nın tüm yüzünüze fışkırtışını izlemek gibisi yok. Open Subtitles من الرائع أن تقف هناك والطبيعة الأم ترشك على كامل وجهك
    orada durup hiçbir şey söylemeyecek misin? Open Subtitles هل حقا سوف تستمرين بالوقوف هنا ولن تقولي شيئا.. ؟
    Şurada bir çiftlik var. orada durup, yaranı tedavi edebiliriz. Open Subtitles ثمّة مزرعة أمامنا ، سنتوقف هناك و نعالج جرحكِ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more