"orada oturan" - Translation from Turkish to Arabic

    • يجلس هناك
        
    • جالسة هناك
        
    • الجالس هناك
        
    • التي تجلس هناك
        
    Bu şarkıyı, orada oturan sevimli bayan için söylemek istiyorum. Open Subtitles أود أن أهدي هذه الأغنية إلى سيدة جميلة يجلس هناك.
    orada oturan roketatarlı biri de onları öldürüyor. Open Subtitles وشخص ما لديه قاذفة قنابل محموله يجلس هناك يرسلهم لملاقاة خالقهم
    Eskiden orada oturan adam büyük karikatüristti. Bob Bastian. Open Subtitles الذي كان يجلس هناك كان رسام كارتون عظيم بوب باستيان
    orada oturan aileme bakıyorum da onları nelere maruz bıraktığımı anlıyorum. Open Subtitles أنظر إلى عائلتي جالسة هناك وأدرك الذي عرضتهم له
    Sadece ölmedi umuduyla orada oturan. Open Subtitles فقط جالسة هناك وأتمنى أنك لم تفارقي الحياة
    Çünkü orada o adamı... orada oturan savcıyı kanıtları bırakırken gördüm. Open Subtitles لأني رَأيت ذلك الرجل ذاك المدّعي العام الجالس هناك وكان يترك الادلة هناك في الفناء
    Adını, eskiden orada oturan Büyükbaba Finn adlı yaşlı beyefendiden almış. Open Subtitles رجل محترم عجوز كان يجلس هناك يدعى جرانفير فين
    İster inanın ister inanmayın, orada oturan sofistike kadın barın en üstündeydi ve arkadaşlarıyla dans etmeye başladı. Open Subtitles صدقوا أو لا تصدقوا، هذا سيدة متطورة لك نرى يجلس هناك حصلت على رأس العارضة والتي الرقص مع صديقاتها.
    orada oturan adamimiz Zerb ve bütün hirsizlarla baglantisi var. Open Subtitles أنظر,رجلنا "زيرب" يجلس هناك وأجل ,إنه مرتبط بكل السرقات
    orada oturan bir tümör gibi gözüküyor. Ve saçları. Open Subtitles يبدو كسمكة تن وهو يجلس هناك وشعره...
    orada oturan bir bey vardı. Open Subtitles لقد كان هناك سيّد يجلس هناك
    orada oturan aileme bakıyorum da onları nelere maruz bıraktığımı anlıyorum. Open Subtitles أنظر إلى عائلتي جالسة هناك وأدرك الذي عرضتهم له
    Medusa'nın ne düşündüğü konusunda eski kaynaklar oldukça yetersizdir, onu sadece orada oturan ve bir sürü taş ceset arasında hayatını sürdüren biri olarak anlatmışlardır. Open Subtitles كانت المصادر القديمة متكتمة حيال ما اعتقدته (ميدوسا) أنها جالسة هناك وحسب تعيش حياتها وسط مجموعة ضخمة من الجثث المتحجّرة.
    - orada oturan suçlu sanığın. - İtiraz ediyorum. Open Subtitles هذا المتهم المذنب الجالس هناك اعترض

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more