"oranla daha" - Translation from Turkish to Arabic

    • اكثر
        
    • هي الأكثر اضطرابا
        
    Yani, Adam Smith, daha 18. yy'da yazmıştı, "Çin piyasası Avrupa'daki her şeye oranla daha büyük ve daha karmaşıktır." TED اعني ان آدم سميث كتب في اواخر القرن الثامن عشر ان السوق الصينية متطورة وكبيرة وأكثر تنظيماً اكثر من اي سوق في اوروبا
    Sanal gerçeklik oyunları oynayan felçlilerin oynamayanlara oranla daha fazla gelişme gösterdiğini biliyor muydunuz? Open Subtitles هل كنت تعرف ان مرضى السكتات الذين يلعبون العابا افتراضية حقيقية يظهرون تقدما ملحوظا في التعافي اكثر ممن لا يلعبون؟
    Biliyor musun, istatistiklere göre tren yolculuğunda ölme şansı diğer taşıma araçlarına oranla daha fazlaymış. Open Subtitles تعلمين إحصائياً انتِ اكثر بكثير عرضة للوفاة في القطار من أي وسيلة نقل آخرى.
    Her ne kadar, ruhsal açıdan dengesiz olanın Dominique olduğunu düşünseler de kardeşine oranla daha sevimli daha duyarlı, daha normal olan Danielle'in böyle olmasının sebebinin kız kardeşi olduğunu anlayacaklardır. Open Subtitles مع أنهم يميلون للظن أن "دومينيك" هي الأكثر اضطرابا فعلا أظنهم سيكتشفون أن "دانييل" اللطيفة المُتجاوِبة جدا, الطبيعية جدا
    Her ne kadar, ruhsal açıdan dengesiz olanın Dominique olduğunu düşünseler de kardeşine oranla daha sevimli daha duyarlı, daha normal olan Danielle'in böyle olmasının sebebinin kız kardeşi olduğunu anlayacaklardır. Open Subtitles (مع أنهم يميلون للظن أن "دومينيك" هي الأكثر اضطرابا فعلا ) (أظنهم سيكتشفون أن "دومينيك", اللطيفة جدا) (المُتجاوبة جدا, والطبيعية جدا)
    Bazen böyle seni eskisine oranla daha havalı yaptığımı düşünüyorum ama sonra sen bunları yapıyorsun. Open Subtitles اتعلم، فى بعض الأحيان اعتقد اننى جعلتك تبدو اكثر احتراما مما اعتدت ان تكون، ومن ثم تعود و تفعل ذلك
    Sonrasında verilere göre daha küçük penisler, büyüklere oranla daha çok büyüyordu. Open Subtitles ان القضيب الصغير يتمدد اكثر من القضيب الاكبر
    Geçtiğimiz yirmi yıla oranla daha az bu nevi çatışma yaşanmasının verdiği mutluluğun yanı sıra, artık iç savaş ve etnik çatışmaların nasıl daha etkin olarak azaltılabileceği hususunda belli bir anlayışa ulaşmış olmamızın da önemini vurgulamak isterim. TED ولكن هناك بضعٌ من الاخبار الجيدة يمكن ان نخبرها عن بعض الصراعات الان كانت قد بدأت تظهر منذ نحو عقدين ولكن الذي يحدث والذي هو اكثر اهمية هو اننا بدأنا نستوعب الامور التي يمكن القيام بها لكي نقلل عدد الصرعات الاثنية والحروب الاهلية بهدف تقليل عدد ضحاياها
    Kimin doğru olduğu konusunda bir iddiam olmayacak, ama insanların içgüdüleriyle ilgili tecrübeye dayalı bir iddiam olacak, o da şu, eğer Jackson Pollock'un çalışmalarını seviyorsanız, siz bu çalışmaları yaratmanın zor olduğuna, bir yığın zaman ve enerji ve yaratıcı enerji gerektirdiğine, onun çalışmalarını sevmeyen insanlara oranla daha fazla inanma eğiliminde olacaksınızdır. TED ولكن أريد ان اوضح نقطة عن من هو الصائب هنا اريد ان اوضح بحجة تجريبية عن حدس البشر في الحقيقية ان من يحب عمل "جاكسون بولوك" فانه يميل للاعتقاد اكثر من اولئك اللذين لا يحبون عمل "جاكسون بولوك" بأن عمله هو أمرٌ صعب ويحتاج الكثير من الوقت والمجهود والقدرة الابداعية
    Büyüleyici bir şekilde, bir çocuğa hayatının ilk 6 ayında antibiyotik verirseniz obez olma olasılığı, antibiyotiği hiç almamış veya sonradan almış olanlara oranla daha yüksektir. Erkenden yaptığımız şeylerin bağırsak mikrobik topluluğunda ve sonraki yaşamındaki sağlığında derin etkileri olduğunu yeni yeni anlamaya başlıyoruz. TED لدهشتنا قد وجدنا ان اعطاء الاطفال المضادات الحيوية في اول سته اشهر من حياتهم ، معرضين ان يكونوا سمينين في المستقبل اكثر مقابل عدم اخذهم للمضادات الحيوية حينها او في وقت لاحق من حياتهم ، وبالتالي ما نفعله في الان يمكن ان تكون له تبعات عميقة على المجتمع الميكروبي في الامعاء وعلى الصحة في المستقبل و هذا ما بدأنا فهمه الان.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more