Bıçak hayati organlara gelmemiş, yaraları ölümcül değil. | Open Subtitles | السكين لم يمس أعضائها الحيوية لذا الجرح ذاته لم يكن قاتلاً |
Belki bir yakını alıcıların organlara layık olmadığını düşünmüştür. | Open Subtitles | ربّما يكون شخصاً قريباً منها ويعتقد أنّ المستفيدين لا يستحقون أعضائها |
Bu toksinler aynı zamanda kandaki oksijeni yakmaya başlar ve akciğer ve böbrek gibi ana organlara giden oksijen azalır. | TED | وفي نفس الوقت فإن هذه السموم تسبب خسارة الأكسجين في الدم، ومن ثم انخفاض كميته التي تصل إلى الأعضاء الرئيسية |
Ve ameliyathanedeki herkesin o gün o alete bakakalmasının nedeni cerrahın durumu riske atmamak için ve aleti organlara doğru ve kan damarlarının altına sokarken çok dikkatli olmak zorunda olduğuydu. | TED | والسببب أن كل من في غرفة العمليات يحدقون في هذا الجهاز في ذلك اليوم لأن يجب ان يكون في غاية الحذر ان لا يثقب بعمق فيثقب الأعضاء والأوعية الدموية في الأسفل |
Tamam, aort kenetlenir . Alt organlara giden kan yok. | Open Subtitles | حسنا,تم اغلق الاورطى لن يذهب اى دم الى الاعضاء السفلى |
Yaşamaları için. Bizimle aynı iç organlara bile sahip değiller. | Open Subtitles | للعيش.انهم حتى ليس لديهم نفس الاعضاء الداخلية التى لدينا. |
Ve iç organlara yayılır, son olarak da kaslara. | Open Subtitles | ثم ينشر أسفل بالأعضاء الداخلية وأخيرا يستقر بالعضلات |
Asidin iç organlara zarar vermemiş olması iyi haber. | Open Subtitles | الأخبار السارة هي أنّ الحمض لم يضر بالأعضاء الداخلية. |
Hastalık organlara ve sinir sistemine yerleşmiş ise kanda görülmez. | Open Subtitles | لن نستطيع أن نكتشفه في دمها لو كان داخل أعضائها وجهازها العصبي الآن |
Akciğer yerine, difüzyona dayalı hayati organlara oksijen ulaşması için omurgasızların basit hava alma tüpleri vardır. | Open Subtitles | بدلاً من الرئتين، توجد لدى اللافقاريات قَنَاة تنفّس بسيطة التي تعتمد على نشر الأكسجين للوصول إلى أعضائها الداخلية. |
Bazı durumlarda, virüsler fazla yayılır, kana veya hayati organlara yerleşir. | TED | في بعض الحالات، تنتشر الفيروسات الى ما هو أبعد من ذلك، إذ قد تنتشر في الدم وحتى الأعضاء الحيوية في الجسم. |
sağlıklı organlara ulaşırlar, tüm hastalar için yüksek zehirli etkilere sebep olurlar. Ancak ilacın çok azı tümöre ulaşır. | TED | ستصل الى الأعضاء السليمة، مسببة تأثير سُمي عالي للمريض عموماَ، ولكن القليل جداَ سوف يذهب إلى الورم. |
Bu olası bir tehdide karşı kaslara ve organlara oksijen ve kan pompalayan oldukça ilkel ve önemli bir tepki. | TED | إنها استجابة مألوفة وضرورية جداً حيث يرسل الدم والأوكسجبن إلى الأعضاء والعضلات التي ربما أحتاجها في استجابةٍ سريعة لتهديد محتمل. |
Beynimizin emirler verdiğini ve emirlerin diğer organlara iletildiğini onlarında itaat ettiğini düşünürüz. | TED | نميلُ لأن نفكر أن أدمغتنا تقومُ بإصدار هذه الاوامر ومن ثم ترسلها إلى الأسفل إلى الأعضاء الأخرى، وعليهم جميعًا الإصغاء. |
Çin'de mahkûmların, böbrekleri, ciğerleri ve kalplerine kadar düzenli bir şekilde alınıyor, öyle ki Çinlilerin organ nakli ameliyatlarının 3 tanesinden 2'si idam edilen bir suçludan alınan bu organlara güvenilerek yapılıyor. | Open Subtitles | فى الصين , السجناء يجردوا من كلياتهم, كبدهم و قلوبهم بصف دائمه ان ثلثى عمليات زرع الاعضاء فى الصين |
Hayatî organlara gelmemiş ama perikardiyumu delmiş. | Open Subtitles | لقد ظهر ان النصل فوت كل الاعضاء المهمة وأصاب شريان التآمور |
İç organlara daha başlamadın mı? | Open Subtitles | ألم تبدأ في الاعضاء الداخلية بعد؟ |
Her zaman organlara ihtiyacımız olur. | Open Subtitles | هنالك دائمـًا حاجة ماسـّه ، إلى الاعضاء " الاعضاء : هي أعضاء الجسد " |