Muhtemelen millete babasının ortağıyla yattığını söylerim diye korkuyor. | Open Subtitles | على الأرجح أنها خائفة من أن أخبر الناس أنها تقيم علاقة مع شريك والدها الأدنى مستوى |
Vekil arkadaşlarınızı bir bir toplayan kadın ve bugün suç ortağıyla birlikte bu binadaydılar. | Open Subtitles | هذه هي المرأة المسؤولة عن إختفاء زميلتكم من الحكام لقد كانت في هذا المبني في وقت مُبكراً و معها شريك |
Peki Garcia, Gulino ve ortağıyla ilgili elindekilerinin hepsini yolla. | Open Subtitles | حسنا غارسيا,أرسلي لنا كل ما لديك عن غولينو و شريكه |
Oğlunuzla ilgili mesele biri ortağıyla konuşmuş, şikâyeti devam ettirmekten vazgeçirmiş. | Open Subtitles | هذا الأمر مع إبنك شخص ما تحدث إلى شريكه لن يقوم بتقديم شكوى |
İnsan eski ortağıyla bir yemek yiyemez mi? | Open Subtitles | ألا يمكن لشخص أن يجلس و يتناول الطعام مع شريكته القديمة؟ |
Bir gazeteci işe karışmasaydı ortağıyla buluşan 30 yıllık bir kanun kaçağını yakalayacaktık. | Open Subtitles | لقد قمنا باعتقال هاربه منذ ثلاثين سنة من الشارع وكنا لنعتقل شريكها أيضا لولا تدخل صحفي قبلها بقليل |
Hırsız da, ailesini doyurmak için bir boşluk ararken bilinmeyen bir suç ortağıyla birlikte depoyu soydu. | Open Subtitles | اللص، رأى في ذلك فرصةً ليُطعم عائلته، يدخل فيسرق المستودع رفقة شريك غير معروف |
Biliyorum, babamın ortağıyla çıkmam sana yanlış geliyor ama... | Open Subtitles | أنا أعلم أنه من الخاطئ لي أن أواعد شريك أبي |
İş ortağıyla böyle konuşulmaz. | Open Subtitles | هذه ليست طريقة ملائمة لمخاطبة شريك العمل. |
Ona tek başına yazmamış ona yardım eden ortağıyla yazmış. | Open Subtitles | لم يكتبها بمفرده , لقد كان يملك شريك يساعده |
Yapma, insan eski ortağıyla böyle mi konuşur? | Open Subtitles | هيا، هو أن أي طريقة للتحدث مع شريك حياتك القديم؟ |
"Müstakbel damadının ortağıyla yatmayacaksın" gibi? | Open Subtitles | "أنت shalt لا تَنَامَ مَع thy شريك الصهرِ "؟ |
Sabah 11'den önce 3. kez sıçıyor olmasından utanan bir adamın ortağıyla dalga geçerek bunu gizlemeye çalışması. | Open Subtitles | عندما يكون الرجل محرجا جدا حول أخذ تفريغه الثالث قبل الساعة 11: 00 صباحا. حتى انه يسخر من قميص شريكه. |
Clyde, ortağıyla yüz yüze görüşen tek bir kişi olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لقد قال (كلايد) أن هناك شخص واحد رأى شريكه وجهاً لوجه |
Onun yapımcı ortağıyla görüşüp seni geri arayacağım. | Open Subtitles | سأكلم شريكه الإنتاجي وسأعاود الاتصال بك |
Gerçek ortağıyla mesajlaşıyor olmalı. | Open Subtitles | لابد وانه كان يتواصل مع شريكه بالجريمه "لماذا تريد مقابلتي وجها لوجه" "لمقابلةشخصخطير" |
Bir Mandragora beraber olmadıklarında bile ortağıyla bağlıdır. | Open Subtitles | هم دائماً لديهم علاقات تكافليّة الماندراجورا" و شريكه مرتبطين" |
ortağıyla ikisini araştır, bakalım bir şey çıkacak mı? | Open Subtitles | -نعم لم لا تتحقق بشأنه و شريكته ؟ لنرى إن ظهر شيء بشأنهما |
Barodan kovulan ortağıyla nasıl anlaşmazlığa girdiğini öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعلم كيف اختلفت مع شريكها المطرود من نقابة المحاماة |
Peki bu çocuk bunca zamandır neredeydi ve suç ortağıyla nerede tanıştı? | Open Subtitles | إذن أين كان ذلك الفتى طوال الوقت و أين التقى بشريكه بالجريمة؟ |
2001'de ortağıyla beraber patent başvurusu yapmışlar. | Open Subtitles | في عام 2001 ، هي وشريكها تقدموا للحصول على براءة إختراع |
ortağıyla birlikte ikinci oldular. D'Angelo herkese içki ısmarlamıştı. | Open Subtitles | هو وشريكه جاءَ في ثانيةِ، مشروبات D'Angelo المُشتَرية. |
Evet, eğer bir ilgisi varsa, bir sonraki konuşması suç ortağıyla ya da... tuzak kurmuşsa... | Open Subtitles | أجل، لو كان مُتورّطاً، فإنّ مُحادثته التالية ستكون لشريكه أو لو استأجر أحداً... |