O düzenbazı yakalamak ve yalanını ortaya çıkarmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا يسعني الإنتظار لأكشف خداعها وأفضح كذبتها |
Ama bu gece gerçeği ortaya çıkarmak için birinizi kaçırıp işkence edeceğim. | Open Subtitles | ولكن الليلة أنا سأخطف وأعذب واحداً منكم لأكشف الحقيقة |
Bildiğiniz gibi bu sınavlar asıl olarak bireysel özelliklerinizi ortaya çıkarmak için hazırlandılar. | Open Subtitles | كما تعلمون، فهذه الاختبارات وضعت أساسا للكشف عن قدراتكم الفردية |
Tüm bunlar seçilmiş kişiyi ortaya çıkarmak için beni ikna etmeye yetti. | Open Subtitles | كلّ هذا أقنعني بأنّه حان الوقت للكشف عن الشخص المُختار |
Ve Onu ortaya çıkarmak için yeterli kanıt olsun Bilmek ilk olacak. | Open Subtitles | وعندما يكون لدى اثباتات كافية لفضح أمره ستكون أنت أول من يعلم بالأمر |
İlişkilerini ortaya çıkarmak için ihtiyacım olan her şeye sahiptim. | Open Subtitles | كنت متسلحة بكل ما يلزمني لفضح تلك العلاقة المحرمة. |
Jane'nin listesindeki herşeyi yapıyor olmamın sadece beni ortaya çıkarmak için olmadığını bana açıklamak istermisin? | Open Subtitles | محاولة إخباري أن تنفيذ (كل شيء في قائمة (جين لم يكن لفضحي |
Doğruları ortaya çıkarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. | Open Subtitles | سأفعل كلّ ما يتطلّبه الأمر لتصويب الوضع |
Din, esas sorunu ortaya çıkarmak için ihtiyaç duyduğun parlama noktasını sağlar... | Open Subtitles | الدين يقدم لك النقطة المضيئة التي تحتاجها لتكشف المشاكل الغير واضحة |
Bu delikanlıyı ortaya çıkarmak için haftalardır bekliyordum. | Open Subtitles | انتظرت لأسابيع لأكشف عن هذا الشقي |
Örneğin, balık formları koordinatlar ile yakalanabilir ve büyük değişim geçişlerini ortaya çıkarmak için dönüştürülebilir ve zamanla eğilim gösterir. | TED | فعلى سبيل المثال، يمكن التقاط أشكال الأسماك بالإحداثيات وتحويلها للكشف عن المسارات الرئيسة للتغيير والإتجاهات عبر الزمن. |
Yani özellikle söylemek istediğim şey, bu böcek zararlıları ve patojenlerdeki karmaşıklıkları ortaya çıkarmak için gerekli eski genomik teknolojilerinin Sahraaltı Afrika için yapılmadığı. | TED | فما أقصده بالتحديد أنّ، تكنولوجيات علم الجينوم الأقدم والتي كانت مطلوبة للكشف عن التعقيدات في تلك الآفات والأمراض: هذه التكنولوجيات، لم تصمم من أجل الصحراء الجنوبية في أفريقيا. |
Sanırım şoke edici gizli geçmişimi ortaya çıkarmak için mükemmel bir yer. | Open Subtitles | هذا يبدو المكان المناسب للكشف... عن أسرار فاضحة من الماضي, |
Katili ortaya çıkarmak için uzmanlığımdan mı yararlanmak istiyorsunuz? | Open Subtitles | وأنتم تطلبون خبرتي للكشف عن القاتل. |
Bu işi ortaya çıkarmak için ne yapman gerekiyorsa yap yeter. | Open Subtitles | إفعل ما يتحتّم عليك فعله لفضح هذه الكذبة. |
Bu işin arkasındakini ortaya çıkarmak için bir planımız var. | Open Subtitles | لدينا خطة لفضح من يقف وراء هذا. |
- ...beni ortaya çıkarmak için. | Open Subtitles | لفضحي |
Doğruları ortaya çıkarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. | Open Subtitles | سأفعل كلّ ما يتطلّبه الأمر لتصويب الوضع |
Fakat böyle zayıf görünmen, seni bir casusu ortaya çıkarmak için çok uygun bir konuma getiriyor. | Open Subtitles | و مع ذلك إنك الشخص المناسب لتكشف الجاسوس من تحت غطاءه. |