"ortaya çıkarmak için" - Translation from Turkish to Arabic

    • لأكشف
        
    • للكشف عن
        
    • لفضح
        
    • لفضحي
        
    • لتصويب الوضع
        
    • لتكشف
        
    O düzenbazı yakalamak ve yalanını ortaya çıkarmak için sabırsızlanıyorum. Open Subtitles لا يسعني الإنتظار لأكشف خداعها وأفضح كذبتها
    Ama bu gece gerçeği ortaya çıkarmak için birinizi kaçırıp işkence edeceğim. Open Subtitles ولكن الليلة أنا سأخطف وأعذب واحداً منكم لأكشف الحقيقة
    Bildiğiniz gibi bu sınavlar asıl olarak bireysel özelliklerinizi ortaya çıkarmak için hazırlandılar. Open Subtitles كما تعلمون، فهذه الاختبارات وضعت أساسا للكشف عن قدراتكم الفردية
    Tüm bunlar seçilmiş kişiyi ortaya çıkarmak için beni ikna etmeye yetti. Open Subtitles كلّ هذا أقنعني بأنّه حان الوقت للكشف عن الشخص المُختار
    Ve Onu ortaya çıkarmak için yeterli kanıt olsun Bilmek ilk olacak. Open Subtitles وعندما يكون لدى اثباتات كافية لفضح أمره ستكون أنت أول من يعلم بالأمر
    İlişkilerini ortaya çıkarmak için ihtiyacım olan her şeye sahiptim. Open Subtitles كنت متسلحة بكل ما يلزمني لفضح تلك العلاقة المحرمة.
    Jane'nin listesindeki herşeyi yapıyor olmamın sadece beni ortaya çıkarmak için olmadığını bana açıklamak istermisin? Open Subtitles محاولة إخباري أن تنفيذ (كل شيء في قائمة (جين لم يكن لفضحي
    Doğruları ortaya çıkarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Open Subtitles سأفعل كلّ ما يتطلّبه الأمر لتصويب الوضع
    Din, esas sorunu ortaya çıkarmak için ihtiyaç duyduğun parlama noktasını sağlar... Open Subtitles الدين يقدم لك النقطة المضيئة التي تحتاجها لتكشف المشاكل الغير واضحة
    Bu delikanlıyı ortaya çıkarmak için haftalardır bekliyordum. Open Subtitles انتظرت لأسابيع لأكشف عن هذا الشقي
    Örneğin, balık formları koordinatlar ile yakalanabilir ve büyük değişim geçişlerini ortaya çıkarmak için dönüştürülebilir ve zamanla eğilim gösterir. TED فعلى سبيل المثال، يمكن التقاط أشكال الأسماك بالإحداثيات وتحويلها للكشف عن المسارات الرئيسة للتغيير والإتجاهات عبر الزمن.
    Yani özellikle söylemek istediğim şey, bu böcek zararlıları ve patojenlerdeki karmaşıklıkları ortaya çıkarmak için gerekli eski genomik teknolojilerinin Sahraaltı Afrika için yapılmadığı. TED فما أقصده بالتحديد أنّ، تكنولوجيات علم الجينوم الأقدم والتي كانت مطلوبة للكشف عن التعقيدات في تلك الآفات والأمراض: هذه التكنولوجيات، لم تصمم من أجل الصحراء الجنوبية في أفريقيا.
    Sanırım şoke edici gizli geçmişimi ortaya çıkarmak için mükemmel bir yer. Open Subtitles هذا يبدو المكان المناسب للكشف... عن أسرار فاضحة من الماضي,
    Katili ortaya çıkarmak için uzmanlığımdan mı yararlanmak istiyorsunuz? Open Subtitles وأنتم تطلبون خبرتي للكشف عن القاتل.
    Bu işi ortaya çıkarmak için ne yapman gerekiyorsa yap yeter. Open Subtitles إفعل ما يتحتّم عليك فعله لفضح هذه الكذبة.
    Bu işin arkasındakini ortaya çıkarmak için bir planımız var. Open Subtitles لدينا خطة لفضح من يقف وراء هذا.
    - ...beni ortaya çıkarmak için. Open Subtitles لفضحي
    Doğruları ortaya çıkarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Open Subtitles سأفعل كلّ ما يتطلّبه الأمر لتصويب الوضع
    Fakat böyle zayıf görünmen, seni bir casusu ortaya çıkarmak için çok uygun bir konuma getiriyor. Open Subtitles و مع ذلك إنك الشخص المناسب لتكشف الجاسوس من تحت غطاءه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more