| Bir otobüsün altına falan atmadığını düşünürsen. | Open Subtitles | إذا وضعنا في الإعتبار عدم رميهم تحت الحافلة أو ما شابه ذلك |
| Beni de kendinle beraber otobüsün altına atmak zorundaydın, değil mi? | Open Subtitles | توجب عليك إلقائي تحت الحافلة معك ، أليس كذلك ؟ |
| Aynı zamanda karını Mad Dash oyununda bir otobüsün altına atmadığından da emin olmak istiyorlar. | Open Subtitles | يريدون أن يتأكدوا أنك لم تلقي زوجتك تحت الحافلة في حالة غضب عارمة |
| Tabi sonu bir otobüsün altına sıkışmış olarak bitti. | Open Subtitles | و لكن فقط لينتهي به الأمر عالقاً تحت حافلة |
| Sinirli, mantıksız, şiddet yanlısı Doug.... ...ve kendisi şu anda onu otobüsün altına ittiğimizi biliyor. | Open Subtitles | دوغ القاسي ، الغاضب ،الغير عقلاني؟ من يعرف الآن أنه نحن الذين تركناه تحت الحافله |
| Fakat Eric Cartman'ı otobüsün altına atmalıyız. | Open Subtitles | لكن يجب علينا رمي اريك كارتمان تحت الباص |
| otobüsün altına benzin sızmış! | Open Subtitles | هناك وقود أسفل الحافلة أخرجي من هنا بسرعة يا سيدتي |
| Hepiniz daha fazla prim almak için gerekse beni otobüsün altına itersiniz. | Open Subtitles | أي أحد منكم سيرميني تحت الحافلة من أجل مكافأة أكبر |
| Sonra sen bizi otobüsün altına itiverdin. Kraldık biz, seni orospu çocuğu. | Open Subtitles | ثم ألقيت بنا تحت الحافلة - كنا نعيش ملوكاً أيها اللعين - |
| otobüsün altına bak istersen. | Open Subtitles | يمكنك الاختيار تحت الحافلة إذا كنت تريد. |
| Siz ikiniz genç bir kızı otobüsün altına ittiniz. | Open Subtitles | كلاكما ألقى امرأة بريئة شابة تحت الحافلة, |
| Ben görevi tamamlamak için annemi otobüsün hatta 4 otobüsün altına atardım. | Open Subtitles | إنني أقوم برمي أمي تحت الحافلة لا بل تحت أربع حافلات لإكمال المهمة |
| Kelimenin tam anlamıyla beni otobüsün altına attığın için sana sinirlenmiştim. | Open Subtitles | كنت مجنونا في لكم لحرفيا رمي لي تحت الحافلة. |
| - Seni kurtarmak için beni otobüsün altına iten senin avukatın değil miydi? | Open Subtitles | - وهذا كان المحامي الخاص بك الذهاب لرمي لي تحت الحافلة لانقاذ لكم؟ |
| Arash telefonda orgazm olurken bir yaban domuzuna çarptı ve onu otobüsün altına sıkıştırdı. | Open Subtitles | صدم أراش خنزيرا بريا خلال نزوته الهاتفية -و علق تحت الحافلة -لقد قتلته |
| Sonra sen bizi otobüsün altına itiverdin. Böylece kral olacaktın, seni orospu çocuğu. | Open Subtitles | ثم ألقيت بنا تحت الحافلة - كنا نعيش ملوكاً أيها اللعين - |
| Seni bataklığa çekmek için Gaffney'yi otobüsün altına atmaya değer. | Open Subtitles | تستحق أن يرمى بجافني تحت الحافلة |
| CIA şimdilik senin tarafında görünebilir, ama kendi kıçlarını korumak için isterlerse seni bir otobüsün altına atarlar. | Open Subtitles | قد تكون وكالة الاستخبارات في صفّك الآن، ولكنهم سيلقون بك تحت حافلة لتبرئه ساحتهم إن أرادوا. |
| Yarım bile kilo versen, kendimi bir otobüsün altına atarım. | Open Subtitles | إفقدي نصف باون وسأرمي نفسي تحت حافلة |
| Evet ama seni otobüsün altına birlikte atmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | أجل , لكن كان من المفترض أن نرميك تحت الحافله معا |
| Şimdi otobüsün altına giremem. Biraz hareketli sayılır. | Open Subtitles | لا استطيع النزول تحت الحافله الان |
| Uh, Eric, biliyorum, biz seni otobüsün altına attık. | Open Subtitles | اريك ، اعلم اننا نوعا ما "رميناك تحت الباص " ام كي . |
| Ve sizi otobüsün altına attı. | Open Subtitles | وألقى بك أسفل الحافلة |