"oturamazsın" - Translation from Turkish to Arabic

    • الجلوس
        
    • تجلسي
        
    • لا يمكنك أن تجلس
        
    Bebeğim bak, burada yalnız oturamazsın. Hepimiz senin için endişeleniyoruz. Open Subtitles عزيزتي، لا يمكننا الجلوس هنا بمفردك، نحن جميعاً قلقين عليكِ.
    Oh, Bob,sen bir kadınla 5 dakika bile oturamazsın ki bu soruyu sormadan... Open Subtitles اوه , بوب ألا تستطيع الجلوس مع أمراه لخمس دقائق بدون ذكر ذلك
    Öylece hemen oturamazsın. Önce izin istenir. Open Subtitles لا يمكنك الجلوس فحسب، لابد أن تسألي أولاً إن لم يمانعوا.
    Ardında bıraktığın maddiyatçı dünyayı düşündüğün müddetçe tuvalette öyle oturamazsın. Open Subtitles لا تستطيعين أن تجلسي على المرحاض حتى أن ترفعي الغطاء كله للخلف
    Burada oturamazsın. Sessizliğe ihtiyacım var. Sakin ol. Open Subtitles أنتِ لا تستطيعين الجلوس هنا أحتاج هدوءاً
    Bu kurallara uymazsan öğlen yemeğinde bizimle oturamazsın. Open Subtitles والأن لو أنت كسرت أى قاعدة من هذه لن يكون فى إمكانك الجلوس معنا على الغداء وأقصد ليس أنت فحسب ولكن مثلك مثلنا.
    Oraya oturamazsın. Open Subtitles لماذا هنا الكثير من الناس؟ لا، لا يمكنك الجلوس هنا.
    Sessizce dikil şurada yoksa bir daha hiç oturamazsın. Open Subtitles يقف بهدوء أو أنك لن تكون قادرة على الجلوس مرة أخرى
    Peter tüm tatil boyunca televizyonun karşısında oturamazsın. Open Subtitles بيتر , لا تستطيع فقط الجلوس أمام التلفاز. في كل الرحلة.
    Gel hadi tatlım. Burada oturamazsın. Open Subtitles دعينا نذهب يا عزيزتي لا يمكننا الجلوس هنا
    Seni kaybedemem ama daha da önemlisi burada böyle endişeli bir şekilde oturamazsın. Open Subtitles ,لا أستطيع فقدانكِ ,لكن أكثر من هذا لا تستطيعين الجلوس .هنا و تقلقي فحسب
    Pekala, öncelikle masada böyle oturamazsın. Open Subtitles حسنًا، الأولى فالأولى لا يمكنك الجلوس على طاولتي بهذا الشكل
    Bütün gün evde oturamazsın. Open Subtitles هذا لا يعني أنه عليك العودة إلى الجلوس في الداخل طوال اليوم
    Bütün gün o masanın başında oturamazsın. Open Subtitles لا يمكنك الجلوس حول هذه الطاولة طوال اليوم
    Arkan kapıya dönük oturamazsın, hadi. Open Subtitles لا يمكنك الجلوس وظهرك للباب، تعال.
    Hayır. Bütün gün evde tek başına oturamazsın. Open Subtitles لايمكنك الجلوس طوال اليوم في غرفة لوحدك
    - Oynamak zorundasın. - Bizimle oturamazsın o zaman. Oynayacaksın. Open Subtitles عليك أن تلعبي - لايمكنك الجلوس معنا إذن ،عليك أن تلعبي -
    Bizimle aynı sofraya oturamazsın. Open Subtitles ليس مسموحاً لكِ ان تجلسي على الطاولة معنا
    Müzik durdu diye en yakın sandalyeye sen oturamazsın. Open Subtitles وفقط لان الانترنيت لا يعمل معكِ ، لا يعني هذا ان تجلسي في اقرب كرسي مني
    Tanrı aşkına! Buraya geç gelip sonra da buraya oturamazsın. Open Subtitles يا إلهي, انت لا تستطعين أن تأتي متأخرة و تجلسي هنا
    Pekala, öncelikle masada böyle oturamazsın. Open Subtitles حسناً.. الأمر الأول.. لا يمكنك أن تجلس إلى الطاولة هكذا..

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more