Çocuklar evde değil ve oturma odamızda büyük, rahat bir kanepe var. | Open Subtitles | هناك أريكة كبيرة و مريحة في غرفة المعيشة. |
oturma odamızda başka bir adam gördün. | Open Subtitles | لقد رأيتِ رجلاً آخر في غرفة المعيشة بمنزلنا |
Åimdi de oturma odamızda federal ajanlar, tuhaf tuhaf konuşuyorlar. | Open Subtitles | و الان لدينا عملاء فدرالين في غرفة المعيشة |
Şampanya, yüzük, gerekli her şey, ve oturma odamızda Anthony Hamilton vardı, | Open Subtitles | كان هناك شامبانيا , وخاتم وكل شي و آنثوني هامليتون في غرفة المعيشه |
Tatlım, bizim oturma odamızda yapacak değil ya. | Open Subtitles | عزيزي لن تفعل ذلك في غرفة جلوسنا |
Komutan burada, oturma odamızda annemi öptüğünden farklı gözüküyor. | Open Subtitles | السيد الواقف هناك يبدو مختلفا عن غرفه المعيشه وهو يقبل أمى |
Sanırım fotoğraflarının oturma odamızda olmasından hoşlanıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنها كانت مبهورة بوضع صورتها في غرفة المعيشة في منزلي |
Anlıyorum. Hadi simdi gidip oturma odamızda oturalım. | Open Subtitles | حسناً، دعنا نجلس في غرفة المعيشة |
Az önce oturma odamızda yürüyen bir adam gördüm de. | Open Subtitles | لأنني رأيت رجلًا في غرفة المعيشة |
Tek bildiğim profesyonel bir fotoğraf stüdyosuna gitmiştik ve bu oturma odamızda asılı duran aile fotoğrafımızdı bu büyüklükte ve yıllarca. | Open Subtitles | كل ما أذكره أننا ذهبنا إلى استديو تصوير وحصلنا على صورة عائلية قمنا بتعليقها في غرفة المعيشة بهذا الحجم... |
Demek geçmişte oturma odamızda,onun piyano çalışı ve ona yıldızların eşlik etmesi bitti gitti. | Open Subtitles | و عزفها على البيانو ذهب بها من على حافة النجومية... إلى ذكرى فى غرفة المعيشة... . |
- Mark ve Mindy, arkadaşlarımızla oturma odamızda, havadan sudan konuşuyorlar. | Open Subtitles | -مارك) و (ماندي) يتحدثون) مع اصدقائنا في غرفة المعيشة. |
Eric... birayı açıklamadan önce... iki eyalet polisinin oturma odamızda neden Noel... ağacımıza el koyduklarını söyleyebilirsin? | Open Subtitles | إيرك... قبل ان توضح وجود البير من الممكن ان تخبرني لماذا هنالك رجالا أمن في غرفه المعيشه |