| oturma odasına gitmeniz için bir sebep olmazdı, değil mi? | Open Subtitles | و أنه لا يوجد سبب حتى تذهبوا إلى غرفة المعيشة |
| - Hadi be? oturma odasına gidip uzlaşmaya varabilir miyiz? | Open Subtitles | كنت آمل لو نتوجه إلى غرفة المعيشة ونتوصل إلى تفاهم |
| Yarı çıplak bir yabancının oturma odasına beni ittiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لاأصدق أنكِ دفعتني إلى شخص بدون قميص إلى غرفة المعيشة |
| Siz oturma odasına dönün, hazır olunca ben sizi çağırırım. | Open Subtitles | وأنتم عودوا إلى غرفة الجلوس وأنا سأدعوكم عندما تكون جاهزة |
| Çocuklar, oturma odasına gelin, size bir şey göstermek istiyorum. | Open Subtitles | أيها الرفاق، تعالوا إلى غرفة الجلوس أريد أن أريكم شيئاً |
| Charles, biz bulaşıkları yıkarken, neden oturma odasına gelip de divana uzanıp akşam gazetesini okumuyorsun? | Open Subtitles | سنغسل الصحون يا تشارلى لما لا تذهب لغرفة المعيشة و تتمدد على الاريكة و تقرأ صحيفة المساء |
| Sen oturma odasına gidip bana bir içki hazırlayacaksın. | Open Subtitles | ستذهبين لغرفة الجلوس وتعدين لي شراباً |
| Ev ödevlerinden kaçıp, oturma odasına inmeye, annem ve babam arkadaşlarıyla sıcak tartışmalar yaparken dinlemeye çalışırdım. | TED | كنت دائماً أحاول تجنب واجباتي المدرسية و التسلل وصولاً الى غرفة المعيشة والإستماع إلى نقاشات والديّ مع اصدقائهم |
| Yatak odamla banyo arasında oturma odasına bakan bir balkon vardı. | TED | وبين غرفتي والحمام كانت هناك شرفة تطل على غرفة المعيشة. |
| Saat 22.00'da grubumuzdaki sanatçı Maksim, oturma odasına yerleştirdiğimiz davul setinin başına oturdu ve çalmaya başladı. | TED | وفي الساعة العاشرة مساءً، مكسيم، الفنان في مجموعتنا، جلس على مجموعة الطبول والتي ركبناها في غرفة المعيشة وشرع بقرعها. |
| Hypatia, sana oturma odasına geçeceğimizi söylediğimi duymadın mı? | Open Subtitles | هبيتيا,ألم تسمعيني أقول سوف ندخل غرفة المعيشة ؟ |
| oturma odasına girince doktor yanıma yaklaştı. | Open Subtitles | إقترب الطبيب مني عندما دخلت غرفة المعيشة. |
| oturma odasına gitmenizi sağlamak için çevrilen bir dümendi. | Open Subtitles | لقد كانت مناورة حتى تجعلكم تصلون إلى غرفة المعيشة |
| Dedikoduya göre oturma odasına yakın bir yerde gizli bir çikolata odası varmış. | Open Subtitles | هناك إشاعة تقول أن هناك غرفة شوكولاتة في مكان ما في غرفة الجلوس |
| Lütfen, oturma odasına gidin ve kendinizi evinizde hissedin. | Open Subtitles | تفضل الى غرفة الجلوس من فضلك اعتبر نفسك في بيتك |
| oturma odasına açılan teras kapısı bu mu? | Open Subtitles | اذن هذة هي نوافذ فرنسية التي في غرفة الجلوس |
| Mutfakta kurabiye artıklarını temizliyordum sonra oturma odasına baktığımda gitmişlerdi. | Open Subtitles | كنت في المطبخّ أقوم بالتنظيف بعد صناعة الكعك ونظرت إلى غرفة الجلوس وبعدها إختفوا |
| Duman daha çok oturma odasına zarar verdi. | Open Subtitles | معظم الدمار من الدخان كان في غرفة الجلوس |
| oturma odasına geçin, hepinizi sırayla sorgulayacağım. | Open Subtitles | اذهبوا إلى غرفة الجلوس سأستوجب كل واحد منكم على حدة |
| Hepimiz oturma odasına geçip noel ilahileri söyleyelim mi? | Open Subtitles | ما رأيكم بان نذهب لغرفة المعيشة.. ونغني أناشيد لعيد الميلاد المجيد؟ |
| Çayı oturma odasına getir, lütfen. | Open Subtitles | إحضري الشاي لغرفة الجلوس ، أرجوك |
| Sizin altınızın bağlı olduğu zamanları hatırlıyorum, oturma odasına gelir ve | Open Subtitles | اتذكر عندما كنتم تستخدمون الحفاضات تاتون الى غرفه المعيشه قائيلين |
| Senin şu işe yaramaz köpeğin oturma odasına girdi ve delirmiş gibi davrandı. | Open Subtitles | كلبك الصغير هذا جاء هنا لحجرة المعيشة و تصرف بجنون |
| Büyükanne ! Neden oturma odasına gitmiyoruz senin ayaklarını ovalarım. | Open Subtitles | لماذا لا نذهب لغرفه المعيشه وسادلك لك قدميك |
| Dinle, kapının kilidini açacağım sonra da ışığın az olduğu oturma odasına geçeceğim. | Open Subtitles | اصغِ, سأقوم بفتح الباب وسأذهب بعدها الى غُرفة المعيشة حيث سيكون الضوء قليل. |
| George Sr. oturma odasına olan uzun yolculuktan sonra serbest kaldı. | Open Subtitles | وجورج الأب. أُصدرَ مِنْ رحلتِه الطويلةِ إلى غرفةِ الجلوس. |