Kanepede oturuyor ve tenis oynuyoruz. | Open Subtitles | نحن نجلس على الأريكة،ولكن لا يزال يلعب التنس. |
Burada aynı patlayıcı bilezikle oturuyor ve aynı yere gidiyoruz. | Open Subtitles | نحن نجلس هنا وفى معصمنا سوار متفجره ونذهب إلى نفس المكان |
Bu epey profesyonel bayan görüşmeciler, bir saat boyunca bir kadınla oturuyor ve o kadına tüm doğurganlık hikayesini soruyorlar. | TED | وهي عالية الكفاءة حيث تقوم نسوة بعمل مقابلات وتجلس مع النسوة الاخرى لمدة ساعة كاملة تسئلها عن تاريخ ولاداتها |
İki, burada oturuyor ve film kopuyor ve yalnız başına burada 11 dakika oturuyor ve beyaz ekrana bakıyor, sonra oraya gitmeğe ve onarmağa karar veriyor. | Open Subtitles | أو إثنان تجلس هنا والفيلم ينقطع وتجلس 11 دقيقة فقط |
Sadece, silahını alıp hapishanesinin önünde oturuyor ve şeriflik yapıyor. | Open Subtitles | ..فقط يجلس في سجنه مع بندقيته يكون مرشال |
Üzgün, sıkılmış küçük bir çocuk tahtta oturuyor ve senin ölmeni isteyen Winchesterların her dediğini yapıyorsun. | Open Subtitles | مجرد فتى حزين و ضجر على العرش الذي تهبط مؤخرته فجأةً في اللحظة (التي بها آل (وينشسر الصيادون الذين بمجرد رؤيتك قد يقتلونك |
Küçük bir barda oturuyor ve kokteyl içiyoruz. | Open Subtitles | نحن نجلس في بار صغير |
Her gün geliyor, o masaya oturuyor ve kitap okuyor. | Open Subtitles | كل يوم تأتي وتجلس على نفس المائدة وتقرأ. |
Bacak bacak üstüne atmış oturuyor ve martinisini içiyordu. | Open Subtitles | كانت تشرب المار تيني وتجلس ورِجليها متقاطعة |
Öylece oturuyor ve boş muhabbetler mi yapıyorsunuz? | Open Subtitles | ويبدو إنها تعود إلى الخلف للأبد وتجلس حولهم فحسب ولا تتحدث فى أى شىء؟ |
Pearl okulun ilk günü sınıfa girip oturuyor ve bana bakıp diyorsun ki... | Open Subtitles | تدخل (بيرل) في أول أيامها للفصل : وتجلس, ثم أنت تلتفت إليّ وتقول |
Ah Allahım, o arabada oturuyor ve sebze suyu içiyorken ben burada bu güzel yemeği yemek üzereyim. | Open Subtitles | تذكرت أنه يجلس في السيارة ويشرب العصير وأنا كنت على وشك أن آكل وجبة لذيذة |
Stüdyo tipi evinde oturuyor ve boşanma avukatıma bütün parasını aldığı için küfrediyor. | Open Subtitles | يجلس في شقته الصغيرة ويلعن محامي الطلاق لأنه أخذ كل أمواله |
Üzgün, sıkılmış küçük bir çocuk tahtta oturuyor ve senin ölmeni isteyen Winchesterların her dediğini yapıyorsun. | Open Subtitles | مجرد فتى حزين و ضجر على العرش الذي تهبط مؤخرته فجأةً في اللحظة (التي بها آل (وينشسر الصيادون الذين بمجرد رؤيتك قد يقتلونك |
Bütün gün oturuyor ve canını sıkıyor. | Open Subtitles | انه فقط , يجلس في البيتو يثرثركثيرا. |
Evinde oturuyor ve hiçbir şey yapmıyor. | Open Subtitles | فقط يجلس في مكانه ولا يفعل شيئاً |