"oturuyordun" - Translation from Turkish to Arabic

    • تجلسين
        
    • جالساً
        
    • جالسا
        
    • جالسًا
        
    • جالسه
        
    • تسكنين
        
    • كنت تجلس
        
    • أنت تجلس
        
    Beyaz bir rop veya gecelikle yatağın üzerinde oturuyordun. Open Subtitles ،أنتِ كنت تجلسين على السرير .مرتدية قميصاً أبيض
    Kelepçeliydin. Tim arabasının arka tarafında oturuyordun. Open Subtitles كنتِ مكبلة,كنت تجلسين في الكرسي الخلفي في سيارة فرقة
    Havayı suyu bırak da, bu sabah niye sokakta oturuyordun, onu söyle. Open Subtitles لنفترض أنك أخبرتني لماذا كنت جالساً في الشارع صباح هذا اليوم.
    Park ettiğini bile bilmiyordum. Orada, öylece oturuyordun. Open Subtitles لم أعرف حتى أنك كنت تركن، كنت جالساً وحسب
    O zaman neden hapishanenin önünde taksinin içinde oturuyordun? Open Subtitles ‫إذاً ماذا كنت تفعل ‫جالسا خارج السجن في سيارة أجرة؟
    Burada, tam ön sırada oturuyordun ve bakışlarını asla kaçırmazdın. Open Subtitles كنت جالسًا هنا في الصف الأمامي، ولم تحول نظرك برهة.
    Bulamıyorum. Amelia'nın masasında oturuyordun dün orada bırakmışsındır. Open Subtitles لم أعثر عليه .. كنتِ جالسه على شرفة اميليا
    Zehirlendiğimde yanımda oturuyordun. Open Subtitles كنتِ تجلسين بجواري في قاعة الطعام عندما تمّ تسميمي
    Masada iki erkekle oturuyordun. Open Subtitles .لقد كنتي تجلسين مع فتيان في الطاولة
    Jonathan ve ben, meteor yağmurundan önce Nell'den çiçek alıyorduk ve sen de kasada kanatlarınla ve sihirli değneğinle oturuyordun ve bana bir dileğim olup olmadığını sordun ve ben de diledim. Open Subtitles كنتُ وجوناثان عند نيل نشتري الورود قبل وابل النيازك كنتِ تجلسين عند المحاسبة بجناحيك وعصا الساحرة وطلبتِ مني أن أتمنى أمنية وفعلت هذا
    Yemekteyken eziklerin masasına oturuyordun değil mi? Open Subtitles كنتِ تجلسين على طاولة الفاشلين، صحيح؟
    Biliyorsun, ilk defa konuştuğumuzda çimenlerin üstünde bir başına öylece oturuyordun. Open Subtitles أتعلم؟ أوّل مرة تحدثنا فيها سويةً، كنت جالساً بمفردك في العشب، ذلك متنفّس أيضاً!
    Barda tek başına oturuyordun, ben de fırsatı değerlendirip... Open Subtitles تعلم, لقد رأيتك جالساً لوحدك في تلك الحانة فقفزتُ لانتهز الفرصة و...
    Onca zamandır orada mı oturuyordun? Open Subtitles أكنتَ جالساً هنا طوالَ الوقت؟
    Gene bu sandalyeye oturuyordun. Open Subtitles جالساً هناك بنفس الكرسي.
    Evet. Bazı şeylere yetişmek zorundayım. Klimayı açtın araba oturuyordun, değil mi? Open Subtitles نعم كان يتحتم علي أن أقوم ببعض الأشياء لقد كنت جالسا في السيارة و أنت مشغل التكييف أليس كذلك ؟
    Hatırlıyorumda yaklaşık 12 yaşındayken bir keresinde işe yaramaz bir bilgisayar parçasıyla yerde oturuyordun. Open Subtitles أتذكر مرة عندما كنت حوالي 12. وكنت جالسا على الأرض هناك تافه مع الشجاعة للكمبيوتر.
    Yani ben de "Seni orada izliyorduk ama sen yanımızda oturuyordun." diyeceğim. Open Subtitles وهذا يعني أنا عالقة مع: "وهكذا كنا يراقبك في هناك، وكنت جالسا هنا قف".
    Karım uyurken yanında oturuyordun. Open Subtitles ...كنت جالسًا ...قرب زوجتي.. وكانت نائمة
    Ve sen oradaydın, tek başına kütüphanede oturuyordun. Open Subtitles وحينها كنت هناك عندما التقيتك جالسه وحيده في المكتبه
    Ben dosyaları getirirken, burada hep sen oturuyordun! Open Subtitles كم من الوقت كنت تجلس هنا في حين كنت أجلب الاضابير
    Afedersin, sen burada mı oturuyordun? Open Subtitles أوه , أنا آسف , هل أنت تجلس هنا الآن ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more