"oybirliğiyle" - Translation from Turkish to Arabic

• بالإجماع
• إجماع
• بالاجماع

Yapabileceğimiz her şeyi yaptık ama en sonunda New York heykeli tutmaya ve New York Eyaleti ise oybirliğiyle kent simgesi yapmaya karar verdi.
قدمنا ​​لها كل ما لدينا، لكن في النهاية، قررت مدينة نيويورك ابقاء التمثال، وصوتت ولاية نيويورك بالإجماع لجعله معلماً.

Teşhis oybirliğiyle ve kesin gibi görünüyor, Sayın Yargıç.
التحديد يبدو انه بالإجماع ونهائي، فضيلتك

Biz oybirliğiyle sanığın ölüm cezasına çarptırılmasına karar verdik.
لقد قررنا بالإجماع أن حكم على المتهم بالإعدام.

sonunda aynı hükümet oybirliğiyle kabul ettiği Parisin varlığını reddetti.
وفي نهاية المطاف فإن الحكومة ذاتها التي وافقت بالإجماع على الذهاب لباريس عادت لترفض ذلك

Ben orada...oybirliğiyle devam etmek istedim.
أريد أن يكون هناك... إجماع بيننا للمضي قُدمًا

Jüri üyeleri oybirliğiyle kazananı belirlediler:
والحكام متفقين بالإجماع فى إختيارهم للأنسة جاكلين دو برى

Sanırım oybirliğiyle seçilmem işleri değiştirmek için büyük yetkiler verdi.
أعتقد أن إنتخابي بالإجماع أعطاني شعور قوي لتغيير الأشياء

Missouri Yüksek Mahkemesi, oybirliğiyle müebbet hapsine karar vermiş.
قضت محكمة ميسوري العُليا بعقوبة السجن مدى الحياة بالإجماع

Aaglnycpa'nın ilk toplantısında oybirliğiyle başkan seçilmiştim çünkü tek üye bendim ve kendime oy vermiştim.
في أول اجتماع للجمعية تم انتخابي للرئاسة بالإجماع لأنني كنت العضو الوحيد

OPM, 4 öğrenci hariç hepinizin geçmesine oybirliğiyle karar verdi.
وصلت اللجنة إلى حكم بالإجماع على الجميع سوى أربعة من المتدربين المُشار إليهم

Kabine'yle görüştüm ve beklendiği gibi karar oybirliğiyle çıktı.
عرضت الأمر على الوزراء وكما هو متوقع كانت الإجابة بالإجماع.

Yıldız Gemisi Atılgan'ın eski komutanı ve mürettebatı oybirliğiyle Dünya'ya dönüp yoldaşları Kaptan Spock'ı kurtarmak için başladıkları seferin sonuçlarıyla yüzleşmeye karar vermişlerdir.
لسفينة "إنتربرايز" الفضائية السابقة، قد صوّتوا بالإجماع على العودة لكوكب الأرض. لمجابهة عواقب أفعالهم،

Heyet, mahkûmiyet aldığım gün oybirliğiyle beni destekleme kararı almıştı,
لقد صوَّتَ المشايخ بالإجماع يومَ إدانتي

Marry Surratt'ın duruşmasından bir yıl sonra, Yüksek Mahkeme, vatandaşların savaş zamanında bile bir jüri heyetiyle yargılanmalarına oybirliğiyle karar verdi.
بعد سنة من محاكمة (ماري سورات)، المحكمة العليا حكمت بالإجماع أن الشعب له حق المحاكمة بهيئة محلفين، حتى في زمن الحرب.

Konsey'in kararı oybirliğiyle alınmıştır ve nihaidir.
قرار هذا المجلس بالإجماع ونهائي

Konsey'in kararı oybirliğiyle alınmıştır ve nihaidir.
قرار هذا المجلس هو بالإجماع ونهائي

...oybirliğiyle varılan karar Durelle'in dövüşün başında Archie Moore'a tüm gücüyle saldırmak zorunda kaldığı yönünde.
حكم بالإجماع... ذلك أنّ دويرلي سينقض على ارشي مور مبكراً في النزال.

İnsanın ancak bir video oyununda rastlayabileceği gibi, bir dizi garip olaylar zinciri sonucunda Sentinel yönetim kurulu bu genç adamı oybirliğiyle yönetim kurulu başkanı olarak seçmiş bulunmaktadır.
بعد سلسلة غريبة جدا من الأحداث التي قد واحد تجد فقط في لعبة فيديو، مجلس الحارس صوت بالإجماع في هذا الشاب والرئيس التنفيذي لشركة الجديدة.

Costa Rica ve İngiliz hükümeti Birleşmiş Milletler genel toplantısını 54 sponsor katılımıyla, Şiddetsiz Ateşkes Günü fikri için öne aldılar ve ayarlanmış toplantı gününü, 21 Eylül'e aldılar, ve bu tüm devlet başkanları tarafından oybirliğiyle kabul edildi.
حيث قامت حكومة كوستا ريكا والحكومة البريطانية بوضع الفكرة قدما الى الجمعية العامة للامم المتحدة مع اربع وخمسون من الراعين فكرة أول يوم للا عنف ووقف اطلاق النار على الاطلاق وذلك بيوم محدد في التقويم وهو الحادي والعشرين من سبتمبر واعتمد بالإجماع من قبل رؤساء كل دول العالم.

- oybirliğiyle.
-بل إجماع (أخطأت كايتلين في الكلمة)

- Ali'nin boksör lisansının iptal edilmesinden dört yıl sonra. Yüksek Mahkeme cezayı oybirliğiyle bozdu.
بعد اربعة سنوات لعلي من الملاكمه علقت الرخصه , الغتها المحكمه وادانته بالاجماع