| Bu zehirli atıkları yakıp, havayı kirletip, ozonu delmeliyiz! | Open Subtitles | يجب أن نحرق تلك النفايات السامة ونلوث الجو ونخرم الأوزون |
| Yağmur ormanlarını yakmalıyız, zehirli atıkları yerlere dökmeliyiz havayı kirletmeliyiz ve ozonu delmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نحرق تلك النفايات السامة ونلوث الجو ونخرم الأوزون |
| Bunlar başka nedenlerden de var olurlar ama yalnızca hayat ozonu üretir. | TED | وهي توجد أيضا لأسباب أخرى لكن الحياة تنتج حتى الأوزون |
| ve Adam ozonu deldi, ve o, Amazon'ları yakıyor, ve Shamu'yu kaçırdı ve onu bir klorine tankına koydu. | Open Subtitles | وقد خرّب الرجل الأوزون وحترق الأمازون وإختطف شامو ووضعها في دبابة الكلور |
| Hey bak, onu Bay Kötülük olarak gördüğünü biliyorum. "ozonu delip yağmur ormanlarını keselim" falan. | Open Subtitles | أنا أعرف بأنك ترينه مثل السيد الشرير الذي يحطم الأوزون |
| Bir düzine daha örnek verebilirim: güneş döngüleriyle ilgili olan yetenek, stratosferdeki ozonu değiştiren; 6,000 yıldan uzun süreli yörüngesel hareketlerle ilgili yetenek. | TED | يمكنني تقديم العشرات من الأمثلة الأخرى: مهارة متعلقة بالدورات الشمسية، التي تغير الأوزون بالستراتوسفير؛ مهارة متعلقة بتغيرات محور الأرض خلال أكثر من 6000 سنة. |
| Yani, konuşup konuşup ozonu dolduruyoruz, gizliden gizliye o hecelerin içinde hatırlanmaya değer bir şey söylemiş olmayı umuyoruz. | Open Subtitles | أعني نحنُ نتكلَم و نتكلَم، مالئينَ طبقَة الأوزون نأملُ بشكلٍ سري أننا في كُل تلكَ المقاطِع قَد قُلنا شيئاً يستحِقُ التذكُّر |
| Şimdi de ozonu absorbe ediyordu | Open Subtitles | . " الآن هو يمتص " غاز الأوزون |