"parçacıklarını" - Translation from Turkish to Arabic

    • جزيئات
        
    • الجزيئات
        
    • جسيمات
        
    Ve ben bu şekilde gerçek parçacıklarını, mutlak gerçeği veya tüm gerçeği değil, bulurum. TED وهكذا يمكنني معرفة جزيئات الحقيقة، ليس الحقيقة المطلقة، أو الحقيقة الكاملة.
    Amacı, küçük tungsten ya da civa parçacıklarını yüklemek ve daha sonra bir ucu atmosfere açılan özel bir silah aracılığıyla bu parçacıkları yıldırım gücüyle hızlandırmaktı. Open Subtitles كانت خطته تقتضي شحن صغيرة جزيئات التنغستن أو الزئبق ثم تسريعا بإستخدام البرق داخل سلاح خاص ذو فتحه واحده للغلاف الجوي
    Mürekkep parçacıklarını yerleştirmek için spektral karşılaştırıcı kullanıyorum. Open Subtitles لذا أنا أستخدم المقارنة الطيفيّة لتحديد جزيئات الحبر
    Yarım ton kurşun kaplama plakası, elektriksel basınç tabakaları, yüksek hız parçacıklarını ölçmek için yirmi milyon dolardan daha fazla değerde malzeme. Open Subtitles نصف طنّ من معدات الحماية،و الواح الضغط كهربائي، ماقيمته أكثر من 20 مليون دولار من أجهزة قياس الجزيئات العالية السرعة
    Bulutsular içindeki bileşen parçacıklarını bir arada tutan çekim kuvveti ancak bu aşırı soğuklukta sağlanabilir. Open Subtitles فقط في هذا البرد الشديد يمكن للجاذبية انتزاع الجزيئات المكونة للغيوم
    Eğer bu tablo doğruysa, bu Higgs parçacıklarını BHÇ'de keşfetmemiz gerekli. TED اذا كانت هذه الصورة صحيحة، فعلينا ان نكتشف جسيمات هيجز تلك فى مصادم الجسيمات العملاق.
    Herbiri sıvı helyumla doldurulmuş, ışığın evrende milyarlarca yıl yolculuk eden parçacıklarını alacak kapasitede. Open Subtitles كل واحدة مكونة من الهليوم السائل قادرة على التقاط جزيئات الضوء التي سافرت عبر الكون لمليارات السنين
    Balina köpekbalıkları sudaki yiyecek parçacıklarını süzerler, Open Subtitles يأكل القرش الحوت عبر تصفية جزيئات الطعام من الماء
    Her iki yaklaşım da virüsü öldürmede benzer şekilde etkili olsa da, sabun ve suyun iki faydası vardır: başka şekilde virüs parçacıklarını gizleyebilecek kirleri temizler. TED على الرغم من أن لكلا النهجين نفس الفعالية في قتل الفيروس، إلا أن للصابون والماء فائدتان: في البداية يقوم بإزالة أي أوساخ يمكن أن تخفي جزيئات الفيروس.
    Bir matristeki epsilon parçacıklarını nasıl birleştireceğimi bulduğumda buradaydım. Open Subtitles لقد وقفت هنا عندما إستطعت تجميع جزيئات "إبسايلون" في مصفوفة فضائيه
    Bilim adamları tespiti zor olan atom altı parçacıklarını bulmak için 40 km. yükseklikte stratosfere bir gözlem aracı çıkarmayı planlıyor. Open Subtitles يخطط العلماء لرفع أداة للمراقبة على ارتفاع 40 كيلو متر لتصل إلى طبقة "الستراتوسفير" بحثاً عن جزيئات دون حجم الذرة لا يمكن الكشف عنها.
    Cinayet mahallinde, Meleklerin Kızı Papaz Okuluyla cesedin yakıldığı yerin damında aynı toprak parçacıklarını buldum. Open Subtitles لقد وجدتُ جزيئات من التربة نفسها في مسرح الجريمة... وعلى السطح حيث تمّ حرق الجثّة، وفي "مدرسة السيّدة الملاك"
    Vincent'in uçkun bulamacı tüm yüzey parçacıklarını tamamen yıkadı. Open Subtitles خليط (فينسنت) للـ"راوند" نظّف جميع جزيئات السطح
    Birinin Papaz Okulundan, cinayet mahalli olan dama toprak parçacıklarını getirdiğini. Open Subtitles -أنّ شخصاً نقل تلكَ الجزيئات القذرة من المدرسة إلى مسرح الجريمة إلى السطح
    Bu kalkan bu parçacıkların detektöre ulaşmasını engeller çünkü biz wimpleri bulmaya çalışıyoruz arkaplan parçacıklarını değil. Open Subtitles وهذا الدرع يمنع هذه الجزيئات من الوصول إلى أجهزة الاستكشاف لأننا نريد العثور على (ويمبس) وليس هذه الجزيئات
    Aynı zamanda, yüksek enerji parçacıklarını Güneş'in "kromosfer" denen bir alt tabakasına bir huni gibi çekerler. Open Subtitles بل انه يطلق جسيمات عالية الطاقة إلى طبقة سفلية تسمى الكروموسفير

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more