Bu yüzden ülkenin her yerinden otoyol kuruluşlarıyla parklara geniş ve güzel otoyollar yapmaları için anlaştı. | TED | ولذلك قام بعمل شراكة مع جمعيات الطرق السريعة في أنحاء الدولة لكي يبني طرقا كبيرة وجميلة تؤدي إلى هذه الحدائق. |
70'lerde, ulusal parklara yatırım yaptık. Bu da bizi özellikle gelişmekte olan ülkelerde gördüğümüz ve hatalı olduğunu düşündüğüm "her ne pahasına olursa olsun büyüme" fikrinden uzak tuttu. | TED | في سبعينيات القرن الماضي، استثمرنا في الحدائق الوطنية، مما أبقانا بعيدًا عن المنطق الخاطئ للنمو والنمو والنمو بأي ثمن الذي نرى أن الآخرين يسعون لتبنيه خصوصاً في العالم النامي. |
Okul çağındaki çocuklar ve toplumlar ulusal parklara götürülmeli, böylece vahşi yaşamla bağ kurma şansı elde edecekler. | TED | يجب أخذ تلاميذ المدارس والمجتمعات المحلّية إلى الحدائق الوطنية، ليحظوا بفرصة الاتصال بالحياة البرّية. |
İnsanlar, yüzyıllar öncesine dayanan bir geleneği devam ettirmek için her sabah Yasak Şehir civarındaki parklara doğru yol alırlar. | Open Subtitles | كل صباح، يتوجه ناس إلى المتنزهات حول المدينة المحرمة، لإستمرار عادة عمرها قرون. |
Şu parklara bir sürü spor aletleri koymuşlar. | Open Subtitles | لقد وضعوا العديد من الأجهزة الرياضية فى المتنزهات وأمتطى عليها نساءٌ ضخام البنية |
O parayla... parklara gidip gezebilmeleri için... yetimlere büyük bir otobüs satın alacağım. | Open Subtitles | وبها، سأشتري لليتامى حافلة كبيرة ليذهبوا في رحلات ميدانية للحدائق وأماكن كهذه |
Sinema ve konserler yerine müze ve parklara gidebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا الذهاب الى المتاحف و الحدائق بدلاً من الافلام و الحفلات |
parklara, alışveriş merkezlerine de bakın. | Open Subtitles | ايضا ابحثوا في الحدائق,المجمعات التجارية |
Tüm parklara sinekkuşu besleyicileri yerleştirdim. | Open Subtitles | لقد ركبتُ مغذيات لطائر الطنان في جميع الحدائق. |
parklara ve sokaklara işerdim. Bir keresinde hayvan mezarlığına işemiştim. | Open Subtitles | قضيت حاجتي في الحدائق و الزقاق فعلت هذا في المقبرة إحدى المرات |
Bu koltuklar parklara konulan banklar kadar sert. | Open Subtitles | مقاعد هذه السيارة صلبة للغاية كمقاعد الحدائق الصخرية |
Böylece gece geç vakitlerde sokaklarda yürümeye başladım, bulundukları parklara gittim, gerekli olan ilişkiyi kurmak için. | TED | فبدأت أتجول في الشوارع في الليل، أوقات متأخرة من الليل ذهبت إلى الحدائق التي كانوا يتواجدون بها، بدأت في بناء علاقة معهم حيث كان هذا ضرورياً. |
Millî parklara fazlasıyla bakılıyor. | TED | تحظى الحدائق الوطنية باهتمام كبير. |
Beni filmlere davet ettin, parklara götürdün bana öpücük verdin... | Open Subtitles | أنتِ تدعونني إلى السينما وتأخذينني إلى الحدائق ...وتعطينني قبلة |
Taiji, ulusal parklara ve yunuslarla yüzme programlarına yunus sağlayan en büyük tedarikçi konumundadır. | Open Subtitles | تايجي" هي أكبر مُصدِّر للدلافين" إلى الحدائق والملاهي المائية في العالم |
Kendi yiyeceğinizi yetiştirdiğiniz gökdelenlerden, elektrikle çalışan arabalara temiz ve sakin parklara kadar her şey var. | Open Subtitles | من ناطحات السحاب والسيارات الكهربائية إلى المتنزهات النظيفة والهادئة |
Restoranlara, parklara, müzelere haftalık gezintiler yapıyoruz. | Open Subtitles | . نخرج في نزهة أسبوعيا . إلى المطاعم و المتنزهات و المتاحف |
Yeşil alanlara, parklara ve ağaçlara ne kadar yakın olursanız kalp hastalığı riskiniz o kadar azalır ve bu hem zenginler hem de fakirler için geçerlidir. | TED | عندما تكون أقرب إلى الأماكن الخضراء المتنزهات والأشجار يؤدي ذلك إلى التقليل من أمراض القلب وهذا يحدث للأغنياء أو الفقراء |
Bu toplumda standardların altındaki evler ve güvenilmez gıda klinik olarak bilmemiz gereken esas şartlardır ama diğer toplumlarda obezite, ulaşım sorunları, parklara erişim, silahlı şiddet olabilir. | TED | في ذلك المجتمع، المنازل التي دون المستوى وانعدام الأمن الغذائي هي الحالات الرئيسية التي ينبغي أن تهتم بها العيادات لكن في مجتمعات أخرى يمكن أن تكون عوائق وسائل النقل والسمنة وإمكانية الوصول إلى المتنزهات والعنف المسلح |