| Sonra bir gün Parlamentodaki arkadaşlarımdan biri nefret postalarını saklamamı söyledi. | TED | ثم في يوم ما قالت إحدى زميلاتي في البرلمان أنه يتوجب عليّ حفظ رسائل الكراهية. |
| Politikacılardan, politikadan, Parlamentodaki boş konuşmalardan, politikacıların yarattığı skandallardan sıkılmışım. | Open Subtitles | سئمت السياسيين والسياسة والخطابات الفارغة في البرلمان سئمت كل الفضائح في حياة سياسيّونا |
| Hadi ana kuzuları! Parlamentodaki kavgalar bile bundan daha ateşlidir! | Open Subtitles | -هيّا أيها الهرات ، لقد رأيت مشاجرة أفضل في البرلمان |
| Jacob Kruse, Parlamentodaki müzakerelerden kalkıp geldiniz. Hangi konuları görüştüğünüzden biraz bahseder misiniz? | Open Subtitles | للتو رجعت من مفاوضاتك البرلمانية ياياكوب كروس |
| Michael Laugesen, Parlamentodaki yılları hakkında bir kitap yazmış. | Open Subtitles | وعندنا ايضا... مايكل لاغسن كتب كتاب عن تجربته البرلمانية |
| "Parlamentodaki hayat yalın ve keskin bir biçimde gözler önüne seriliyor. | Open Subtitles | شرح وافي للحياة البرلمانية الدنماركية |
| Onun hakkında kötü haber yazarsak Parlamentodaki kaynağını kaybeder. | Open Subtitles | ان ضربناه فسيخسر لاغسن مصدره في البرلمان |
| Birkaç ay içinde Parlamentodaki ulusal gündem, bir tür teatral kömür yığınlarından, büyük ölçekli yenilenebilir piller inşa etmek için hangi endüstriyel ölçekli pil kimyasalının en iyisi olduğu tartışmasına dönüştü. | TED | وانتقل الحوار الوطني لبضعة أشهر من الأحاديث المزيفة في البرلمان إلى مناقشة أي نوع من البطاريات الصناعية أفضل لبناء بطاريات متجددة واسعة النطاق. |
| Yeni Parlamentodaki koltuk dağılımına bir bakalım. | Open Subtitles | دعنا نرى كيف تتوزع المقاعد في البرلمان |
| - Parlamentodaki herkesi tanıyor! | Open Subtitles | -وهو يعرف كل من في البرلمان |