Çünkü pasaportuyla bir ay karada dolaşmak için, bir işi olduğunu ispat etmek zorundaydı. | Open Subtitles | ليتم انزاله لمدة شهر لكن من دون جواز سفره كان عليه بأن يثبت بأن لديه عملاً |
Bu sabah pasaportuyla birlikte 10 bin nakit alıp gitti. | Open Subtitles | غادر هذا الصباح مع 10000 دولار و جواز سفره |
...pasaportuyla birlikte çoktan gitmiş olacaktı. | Open Subtitles | لكان اختفي مع جواز سفره |
İkisi Fransızmış... üçüncüsüyse Danimarka pasaportuyla yolculuk eden bir öğretmenmiş. | Open Subtitles | إثنان منهم فرنسيين والثالث كان معلم يسافر بجواز سفر دانماركي. |
Peki neden damadınızın pasaportuyla seyahat ettiğine dair fikriniz var mı? | Open Subtitles | اي فكرة عن السبب سفره بجواز سفر ابنك |
Ne buldun? Sahte pasaportuyla aynı isimde bir kredi kartı bulduk. | Open Subtitles | وجدنا بطاقة ائتمانية تحمل نفس الاسم الذي على جوازه المزيف |
Ve bunu Amerikan pasaportuyla mı yapacaksın? | Open Subtitles | و ستفعل هذا بجواز سفرٍ أمريكي ؟ |
Bir, Leamas kendi pasaportuyla Danimarka sınırını geçiyor. | Open Subtitles | أولا, عبر "(ليماس)" الحدود الدنماركية مع جواز سفره الخاص. |
Onun pasaportuyla Raya'nınki aynı zamanda ülkeye giriş yapmış, ve şimdiye kadar, yemeklerini otelde... yemeyi seviyorlar gibi görünüyor. | Open Subtitles | دخل جواز سفره إلى البلد في نفس وقت دخول (رايا)، وحتى الآن، يبدو أنهما تناولا جميع وجباتهما |
Diplomatik pasaportuyla seyahat ediyor. | Open Subtitles | بجواز سفر دبلوماسي |
Ve İç Güvenlik onu bu sabah LA'ye Fransız pasaportuyla uçarken yakalamış. | Open Subtitles | والأمن القومي يشير أنه سافر إلى (لوس أنجلوس) بجواز سفر فرنسي |
Sullivan sahte pasaportuyla Meksika'ya giden bir tekneye binmeyi düşünerek marina'ya geliyor. | Open Subtitles | إذاً أتى (سوليفان) إلى المرسى معتقداً أنه سيصعد القارب المتجه إلى (المكسيك) بجواز سفر مزيف |
Emir Balan. Romanya pasaportuyla yolculuk ediyor. | Open Subtitles | إميل بالان)، إنه يسافر بجواز) .سفر روماني |
O oda Peter Krieg adına kayıtlı. Alman pasaportuyla giriş yapmış. | Open Subtitles | .(تلكَ الغرفة مُسجّلة باسم (بيتر كريج .نَزل بها بجواز سفرٍ ألمانيّ |