Çifte pastırmalı acılı çizburger ve ince uzun, iyi kızarmış, bol kızartma. | Open Subtitles | لحم مقدد مزدوج ، فلفل، برجر بالجبن ، بطاطا مقلية و محمرة ملائمة |
pastırmalı sandviçten daha iyi bir şey varsa o da pastırmayla bifteklinin bir arada olduğudur. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الجيد في ساندويتش الـ بسطرمة هي البسطرمة واللحم المشوي معًا |
Çavdar ekmekli, pastırmalı. Bayılırım. Isırmak ister misin? | Open Subtitles | بسطرمه بالتوابل اكلتى المفضله هل تأخذ قضمه؟ |
Eve pastırmalı wafflerı getiren tek kişi olmana izin veremem. | Open Subtitles | لن أدعك فقط أنتِ من يحضر الوافل واللحم المقدد للمنزل. |
- Evet, hadi pastırmalı sandviç yiyelim. | Open Subtitles | , سأعمل سأعمل ساندويش باللحم المقدد وسأجلب لكم سندويش باللحم المقدد |
Tavuklu şehriye mi olsun, bezelyeli mi olsun yoksa pastırmalı mı olsun? | Open Subtitles | يجب أن يكون معكرونة دجاج أو فاصولية بلحم الخنزير؟ |
- pastırmalı sandviçle iyi zaman geçirdin. | Open Subtitles | تستمتع بسندوتش البسطرما كثيراً |
Şarap ve pastırmalı sandviçten kaçınıyorum etli ve tereyağlı fırında pişirilmiş patatesten ve çilekli pasta ve peynirli kekten. | Open Subtitles | لهذا فإننى أتجنب النبيذ و ساندوتشات البسطرمة و البطاطس بالزبد و لحم الخنزير المقدد |
Staton-House Band albümlerinin önemli olduğu günleri, klasik sarı Volvo'mla sahilden sürer ve the Hat'teki mükemmel pastırmalı sandviçten alırdım. | Open Subtitles | عندما كان ألبوم فرقه (ستاتون هاوس) يعتبر حدث وكنت أقود سيارتى الفولفو الصفراء عبر الساحل وأحصل على شطيره البسطرمه الرائعه |
Annem senin için fıstık ezmeli, pastırmalı sandviç yaptı. | Open Subtitles | أمي صنعت شطيرة لحم مقدد بالزبدة إضافيه لأجلك |
karides tava çift pastırmalı yumurta ve peynir burger, orta az pişmiş. | Open Subtitles | لحم مقدد مزدوج بالبيض و شطيرة جبن متوسطة الحجم |
Hadi baba, pastırmalı sandviç yapacağız. | Open Subtitles | هيا يا أبي دعونا نجلب شطيرة لحم مقدد |
hindili, pastırmalı, lahanalı ve patates kızartmalı bir menüye adımı mı verdiler! | Open Subtitles | والذي سيكون ديك رومي عليه بسطرمة, ومكسبات طعم سويسرية وروسية, وسلطة كرنب ورقائق البطاطس |
Buranın pastırmalı sandviçinin çok iyi olduğunu duydum. | Open Subtitles | "لقد سمعت انهم يقدمون شطيرة بسطرمة رائعة هنا" |
Cadde'deki araçta pastırmalı kızartması var. | Open Subtitles | العربة في الشارع 41 بها بسطرمة بطاطس |
Atlanta'daki en iyi pastırmalı sandviçin geldiği zaman onu bekliyor olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد أفضل شطيره بسطرمه فى أتالانتا انتظروه عندما يحضر إلى هناك |
Eğer izin verirsen, Atlanta'daki en iyi pastırmalı sandviçi sipariş etmem lazım. | Open Subtitles | هلا عذرتنى , أريد أن اشترى أفضل شطيره بسطرمه بأتلانتا |
Şimdi, sana Atlanta'daki New Yorker Deli'den gelen en güzel pastırmalı sandviçi takdim edebilir miyim? | Open Subtitles | الان يمكننى ان اقدم لك أفضل شطيره بسطرمه فى اتلانتا من نيو يوركر دايلى |
Domatesli pastırmalı sandviçte olduğu gibi. | Open Subtitles | الذي تجده في شطيرة اللحم المقدد والخس والطماطم |
pastırmalı incirleri kaçırıyorum şu an! | Open Subtitles | هذا لأنني أفتقد التين الملفوف باللحم المُقدد |
İşte diğer Kanada domuz pastırmalı. | Open Subtitles | ،هذه بيتزا أخرى بلحم الخنزير الكندي تفضلي عزيزتي |
- pastırmalı sandviç mi? | Open Subtitles | البسطرما على الجاودار؟ |
Dert etme. İyi bir pastırmalı sandviç, biraz soğanlı salata... | Open Subtitles | لا تستهزئي به ، سندويش البسطرمة الرائع وبعض من سلطة الفتوش |
Bryce Newman'ın lanet olası pastırmalı sandviçinin içine striknin (etkili bir zehir) koymak için ne yapmak gerekir? Sanırım bir çözümüm var, Preston. | Open Subtitles | كم سيكلف لوضع بعض الاستركنين فى شطيره البسطرمه ل(بول نيوميان) = ماده سامه أظن ان لدى حل يا (بريستون) |
İçinde her şey olan bir sandviç! Ekstra pastırmalı. Yanlış mı aldım? | Open Subtitles | سندويتش مع إضافة الفلفل و بعض التشكيلات |