| pazar sabahları herzaman olduğu yerdedir. | Open Subtitles | ، حسناً، حيث يوجد دائماً، سيدى . فى هذا الوقت من صباح الأحد |
| Sen pazar sabahları seks yapmadan,erken kalkmaya alıştın mı? | Open Subtitles | لقد أصبحت تستيقظ في وقت مبكر صباح الأحد ولا تمارس الجنس |
| pazar sabahları, onları koğuşta ziyaret etmek kolaydı. | Open Subtitles | وكان من السهل أن زيارتهم في جناح صباح يوم الأحد. |
| pazar sabahları Fru Hagen'de oturup, nasıl kafe latte içtiğimizi gazete okuduğumuzu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكر كيف كنا نجلس في فرو هاغن صباح يوم الأحد ونشرب القهوة ونقرا الصحف |
| Ayrıca pazar sabahları sevişmeyi severdi. | Open Subtitles | آه، ويحب ممارسة الحب في صباحات يوم الأحد |
| pazar sabahları genelde çıkıp gazeteyi alır, kahvaltı yaparım. | Open Subtitles | صباح أيام الآحاد عادة أخرج لإحضار الجريدة و تناول الإفطار |
| pazar sabahları yatakta kahve bile içebiliriz. | Open Subtitles | وربما سنحصل على القهوة في السرير يوم الأحد أيضا |
| İşte, Adrian, pazar sabahları normal insanların yaptığı budur. Kalk. | Open Subtitles | الان، أدريان، هذا ما يفعله الأناس العاديون في صباح يوم الأحد، إنهض |
| Sadece pazar sabahları annemle güreşince... mutsuz olur. | Open Subtitles | الوقت الوحيد عندما لا يكون سعيدا فيه هو صباح يوم الاحد عندما يتصارع مع والدتى |
| Beni uyandırdın. pazar sabahları geç kalkıyorum anne. | Open Subtitles | لقد أيقظتيني ، مازلت أتواجد بالسرير إنه صباح الأحد يا أمي |
| Monica bugün pazar ve ben, pazar sabahları koşmuyorum. - Neden? | Open Subtitles | إنه صباح الأحد و أنا لن أركض يوم الأحد |
| Anestezi verilmeden adamın bana söylediği son şey, pazar sabahları tenis oynamayı sevdiğiydi. | Open Subtitles | أنه كان يستمتع بلعب التنس صباح الأحد |
| pazar sabahları asla senden önce kalkmaz. | Open Subtitles | لا ينهض قبلكِ، صباح الأحد |
| pazar sabahları bekaret açık arttırmasında çok hareket olmuyor. | Open Subtitles | سوق مزايدات العذارى هادئٌ في صباح يوم الأحد |
| pazar sabahları en meşgul olduğumuz zamandır. | Open Subtitles | لأن صباح يوم الأحد الأكثر ازدحامًا. |
| Sadece bazen, pazar sabahları, o yatakta gazetesini okurken, o da mutfakta oturmuş, yan tarafta oynayan çocukları dinlerken... | Open Subtitles | ،فقط في بعض الأوقات، في صباحات يوم الأحد تلك عندما يقوم هو بشراء الجرائد والخبز وتقوم هي بسماع أطفالها يتصايحون من المنزل المجاور حيث ذهبوا للعب |
| pazar sabahları genelde çıkıp gazeteyi alır, kahvaltı yaparım. | Open Subtitles | صباح أيام الآحاد عادة أخرج لإحضار الجريدة و تناول الإفطار |
| pazar sabahları yatakta sıcak kahve içmekten de korkmam. | Open Subtitles | ولستخائفا... من كوب قهوة في السرير يوم الأحد أيضا |
| Sadece pazar sabahları annemle güreşince... mutsuz olur. | Open Subtitles | الوقت الوحيد عندما لا يكون سعيدا فيه هو صباح يوم الاحد عندما يتصارع مع والدتى |