Evet. İlaçları kesmesini Peder Moore'un önerdiğini söyledi. | Open Subtitles | نعم، قالت أن الأب مور نصحها بعدم اخذ الدواء |
Emily epilepsi hastası değildiyse o zaman Peder Moore'un tavsiyesi yerinde değil miydi? | Open Subtitles | هل ستكون نصيحة الأب مور بعدم تعاطي جرعات الجامبوترول نصيحة جيدة لو كانت إيميلي، في الواقع غير مصابة بالصرع؟ |
Peder Moore'un bana ihtiyacı olmamasını umardım, ama onun hapse tıkılmasına göz yumamam. | Open Subtitles | كنت آمل ألا يحتاجني الأب مور لكني لا أريد رؤيته في السجن |
Dr. Cartwright vicdanının sesini dinleyerek Peder Moore'un teybindeki ayinin görgü tanığı olarak biz başvurdu. | Open Subtitles | الدكتور كارترايت أتى إلينا بضمير حي كشاهد عيان على عملية الطرد التي في شريط الأب مور |
Bunun dışında, Peder Moore'un tanıklığı savunması için hayati önem taşıyor. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن شهادة الأب مور تعتبر حاسمة |
Onun ve Emily'nin içinde bulunduğu koşulları anlamamızda Peder Moore'un inançlarının hayati önemi var. | Open Subtitles | معتقدات الأب مور في هذه القضية مهمة في تكوين مفهوم له ولفهم إيميلي لحالتها |
Bu anlayış ise Peder Moore'un ihmalkar olup olmadığına karar vermemiz için azami derecede önemli. | Open Subtitles | وذلك التفاهم المتبادل أساسي وحاسم فيما إذا كان الأب مور مهمل أم لا |
Peder Moore'un inançları tarih öncesi, mantık dışı hurafelere dayanıyor. | Open Subtitles | معتقدات الأب مور تعتمد على معتقدات وخزعبلات غير منطقية |
Peder Moore'un inandığı buydu. | Open Subtitles | أن الذي آمن به الأب مور |