Senatör Laughton da şansınız olduğunu düşünüyor ve bu konuda pek mutlu değil. | Open Subtitles | السيناتور (لاونتون) ، يعتقدُ أنّه لديك فرصة. و هو ليس سعيدا جدا بذلك |
Bunu yapan her kim ise şu an pek mutlu değil. | Open Subtitles | الشخص الذي فعل هذا ليس سعيدا جدا حاليا |
Bu at yanımda pek mutlu değil. Ama onu suçlayamam. | Open Subtitles | إن هذا الحصان ليس سعيداً معي و أنا لا ألومه |
Görünüşe göre Shangri-la'da pek mutlu değil ki nakil istemi için Noel Baba dışında herkese mektup yazmış. | Open Subtitles | واضح أنه ليس سعيداً بوجوده في (شانجريلا) لأنه يكتب خطابات للناس كلها عدا بابا نويل طلباً للنقل |
Ben ve Layla hakkındaki gerçek ortaya çıktı. Martun benimle ilgili pek mutlu değil. | Open Subtitles | الآن وقد كُشفت الحقيقة حول ما بيني وبين (ليلا)، (مارتون) ليس سعيداً جدّاً بي. |
Başımın belası pek mutlu değil galiba. | Open Subtitles | السجّان ليس سعيداً. |
Skip seni görmek istiyor. pek mutlu değil. | Open Subtitles | يريد (سكيب) رؤيتك إنه ليس سعيداً |