Eskiden İngilizce'de hep pekiyi alırdım. | Open Subtitles | اعتدت علي الحصول علي امتياز في درس اللغة الأنجليزية |
Hepsi pekiyi. Matematik iyi ama hepsi pekiyi. | Open Subtitles | امتياز، بالرياضيات حصلت على جيد جدًا، لكن البقية امتياز |
Hepsi pekiyi, matematik iyi. Hepsi pekiyi. | Open Subtitles | كلها امتياز، حصلت على جيد جدا في الرياضيات، والبقية امتياز |
Derslerde, genellikle pekiyi alan insanlar, birden orta alırlar. | Open Subtitles | عندما أكون في الصف البعض يحصل على إمتياز والبعض متوسط |
Şanslı adammış. Eminim pekiyi almışsındır. | Open Subtitles | رجل محظوظ أنا واثق أنك حصلت على إمتياز |
- Kutlarım seni. Sana hemen yıldızlı bir pekiyi veriyorum. | Open Subtitles | تهانينا، سأرسل لغرفتكِ نجمة ذهبية أين البقية؟ |
Ne? Tamam. Bir çocuk sürekli pekiyi alırsa, ebeveynleri "Ayak yaptın" derlerdi. | Open Subtitles | اذا حصل طفل على تقدير امتياز في المدرسة سوف يقول له والديه لقد اظهرت " طباع مونيكا " جيد ؟ |
Gayretleri için kendilerine "pekiyi" vereceğim. | Open Subtitles | أنا سأعطيهم امتياز لمجهودهم |
- Hep pekiyi. | Open Subtitles | -نعم، امتياز دائماً |
Sözlüden herkesin pekiyi alacağına eminim. | Open Subtitles | أنا واثقة أن الكل سيأخذ إمتياز "في مسابقة "غرائب وعجائب |
İkinize de pekiyi veriyorum. | Open Subtitles | كلاّ، درجة إمتياز لكليكما |
Hepsi pekiyi! | Open Subtitles | علامة إمتياز |
Sorun değil, zamanla birbirimize alışırız. Gerçi şimdiden yıldızlı bir pekiyi aldım. | Open Subtitles | سيكون هناك فترة من التكيف ولكنني حصلت على نجمة ذهبية |
İyi tarafından bak. Belki sana yıldızlı pekiyi verebilirim. | Open Subtitles | أنظر إلى الجانب المشرق, فلربما منحتك نجمة ذهبية |