Henüz yeni tanıştığım Amerikalı bir yazara aşık oldum, ismi Gil Pender. | Open Subtitles | لأنني كنت أحب كاتبا أمريكيا يدعى جيل بندر |
Bölüm şefim Niles Pender üretimi arttı racağını söylediğinde, koca, aptal çenemi tutamadım. | Open Subtitles | عند رئيس قسم بلدي، نايلز بندر... أعلن انه رفع مستويات الإنتاج... أنا لا يمكن أن تبقي بلدي كبير احمق اغلاق الفم. |
Kimse Niles Pender'a 120 milyon dolarlık kazık atamaz! | Open Subtitles | أنا لا لفي حاجة الى مساعدتكم. لا أحد... الصلبان المزدوج لنايلز بندر... |
Bu baş subayım, Tanis Reynard, ve Dümenci Lyle Pender. | Open Subtitles | هذا الضابط الأول * تينس رينارد * و * الملاحه * ليلى بيندر |
Son verdiğin çekin Pender Sokağı'ndan seke seke dönüşünün sesi. | Open Subtitles | هذا صوت شيكك الأخير ينطنط في جميع أنحاء شارع (بيندر) |
Benim adım Gil Pender. Hemingway ve Picasso ile beraberdim. | Open Subtitles | أنا غيل بندر كنت مع همنغواي و بيكاسو |
Pekala, her şey sırayla. Pender Adası'ndaki insanları uyarmamız gerekiyor. | Open Subtitles | حسنُ، قبل ذِي بدء، علينا أن نُحذر أهل جزيرة (بندر) |
Pender ve Filck'e rahatsız edilmek istemediğimi söyle. | Open Subtitles | شكرا، ونقول بندر وفليك أن أه... |
- Gil Pender. - Hemingway. | Open Subtitles | غيل بندر ـ همغواي |
Pender karmaşık bir durumda. | Open Subtitles | بأن بندر في وضعية معقدة جدا |
Net olmak gerekirse Massachusetts, Pender Adası'na. | Open Subtitles | إلى جزيرة (بندر)، (ماساتشوستس) على وجه الدقة |
Asıl Niles Pender' ı tutuklamanız gerek. | Open Subtitles | نايلز بندر هو واحد أنا بريء! |
En sonunda, gemi akıntıya sürüklendi. Pender'daki küçük bir tatil yerinin yakınlarında. | Open Subtitles | وفي النهاية، السفينة ضلّت سبيلها (وليسبعيداًمن منتجعصغيربـ(بندر... |
Pender, Jacobs, Callahan. | Open Subtitles | (بندر)، (جاكوبز)، (كالاهان). |
Pender Adası'na gidin. | Open Subtitles | اذهبوا لجزيرة (بندر) |
Pender Adası'na mı? | Open Subtitles | جزيرة (بندر)؟ |
Kayıp kız Kate Pender'ın evine gittim. | Open Subtitles | مررتُ بشقة الفتاة الغير (ظاهرة، (كيت بيندر |
Bu Kate Pender'ın arabası. | Open Subtitles | - -(إنّها سيارة (كيت بيندر عليها الكثير من الملح |
"Arabasıyla önümü kestiğinde..." "... Batı Pender'da sürüyordum." | Open Subtitles | كنت أقود في شارع (ويست بيندر), و عندما إعترضتني هذه السيارة |
Bu hükümetten Bob Pender, personel şefi Morgan'la irtibat halindeydi. | Open Subtitles | هذا (بوب بيندر) من مكتب وزارة الخارجية كان يتحدث إلى (مورغان) عضو سابق بالمكتب |