"phoebe'yi" - Translation from Turkish to Arabic

    • فيبي
        
    • فويب
        
    Yine de Phoebe'yi kim öldürdüyse onu tanıyor olmalı değil mi? Open Subtitles مع هذا، من قتل فيبي لابد انه كان يعلم عنها، صح؟
    O zaman içinde kalan Phoebe'yi de uyandırabiliriz. Open Subtitles ربما بعدها نتمكّن من إضعاف قدرته على، فيبي
    Bu seneyi Ben'e Phoebe'yi öğretmek için ayırman gerekebilir. Open Subtitles قد تحتاج إلى استخدام هذا العام لتعليم بن حول فيبي. مم.
    Phoebe'yi kurtarmaya yardımcı olacak uzaktan yakından hiçbir şey yok. Open Subtitles هناك مساعد عَنْ بُعْد لا شيء المستوي حول كَيفَ يُنقذُ فويب.
    Piper Prue'u kaybettiğinde zar zor atlattı, ve şimdi Phoebe'yi kaybettiğini düşünüyor. Open Subtitles هو فقط عندما فَقدَ الزمّارَ برو، بَقيتْ بالكاد، وهي تَعتقدُ هي سَتَفْقدُ فويب.
    O yüzden onun onu bulup acısını yok etmesini sağlayabilirsek o zaman Phoebe'yi geri alabiliriz. Open Subtitles لذا إن استطعنا إيجاده وجعلناه يزيل ألمها فربما قد تعود إلينا، فيبي
    Prue'yu bulduk. Phoebe'yi de bulacağız. Open Subtitles حسناً، لقد عثرنا على، برو وسنعثر على، فيبي
    Hayır, önce aşağı inip Phoebe'yi iyileştirmelisin sonra da Prue'yu bulmalısın çünkü iblis onu kaçırdı. Open Subtitles لا، عليك النزول للأسفل أولاً وإنقاذ، فيبي وبعدها اذهب للبحث عن، برو لأن الشيطان اختطفها
    Eğer Phoebe'yi kurtarmanın bir yolunu bulamazsak prova yemeği ya da düğün olmayacak. Open Subtitles لن يكون هنالك عشاء تدريبي أو زفاف حتى مالم نعثر على طريقة لإنقاذ، فيبي
    - Sadece Phoebe'yi düşünüyordum. Zavallı Phoebe. Open Subtitles أنا أفكر في فيبي المسكينة المغلوبة علي أمرها
    Phoebe'yi onlardan uzak tutmak benim için çok önemli. Open Subtitles من المهم جدا بالنسبة لي للحفاظ على فيبي بعيدا عنهم.
    Bu Phoebe'yi şevhetli bir duruma sokmaz ve planımdan vazgeçmek için şu an fazla yaklaştım. Open Subtitles والتي وضعت بالكاد فيبي في مزاج غرامي، وأنا قريبة جدا الآن على التخلي عن خطتي.
    Phoebe'yi Mike'ın ailesiyle tanışması için hazırladım. Open Subtitles إنتهيت من مساعدة فيبي على ارتداء الملابس للقاء أهل مايك.
    "Phoebe'yi görmek varken neden ona sorasınız?" Open Subtitles لماذا تسأل فيبي إذا كان بإمكانك أن تراها ؟
    Pekala, Phoebe'yi alıp alışverişe gitmeye hazır mısın? Open Subtitles حسناً، هل أنت مستعدّة للذهاب واصطحاب فيبي للتسوّق؟
    Phoebe'yi arıyorum. Onu bulamıyorum. Open Subtitles أنا أبحث عن فيبي لا أستطيع أن أجدها في أي مكان
    Belki de gidip Phoebe'yi görmeliyiz. Open Subtitles تَعْرفُ، لَرُبَّمَا نحن يَجِبُ أَنْ نَذْهبَ شاهدْ فويب.
    Bir de şunu deneyin. Zamanda geriye gidin ve Phoebe'yi dinleyin. Open Subtitles أوه، هذه محاولة واحدة. "العودة في الوقت المناسب والاستماع إلى فويب".
    Phoebe'yi kontrol ediyordum. Open Subtitles فقط تَدقيق على فويب.
    Sen Phoebe'yi beklemelisin. Open Subtitles أنت يَجِبُ أَنْ تَنتظرَ فويب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more