Bu suareyi planlamanın getirdiği kargaşa arasında beni davet etmeyi unutmuşsundur. | Open Subtitles | في وسط جنون التخطيط لهذا الحدث لابد أنك نسيتي أن تدعيني |
Bence hepimiz, o düşünceli, uzun vadeli planlamanın birçok gencin güçlü yanı olmadığı konusunda hemfikiriz. | TED | أعتقد أننا جميعًا قد نتفق على أن التخطيط المدروس طويل المدى ليس نقطة قوة لدى معظم من نعرفهم من المراهقين. |
Birlikte gitme niyetinde olduğumuzdan, daha planlamanın başlarındayken beyin tümörüne yakalandı. | TED | كنت و إياها في المراحل الأولى من التخطيط. و نوينا الذهاب معا. عندما أصيبت بورم في الدماغ |
Bence canlı ve eğlenceli halka açık alanlar, mükemmel bir şehir planlamanın anahtarıdır. | TED | لذلك أعتقد أن الأماكن العامة المليئة بالحيوية والمتعة هي المفتاح لتخطيط مدينة رائعة. |
İki hafta içinde dillere destan bir düğün planlamanın ne zor bir iş olduğunu hiç bilemezsin. | Open Subtitles | . لتخطيط زفاف مدهش فى إسبوعين فقط |
Bu şans değil, dikkatli bir planlamanın eseri. | Open Subtitles | -ليس حظاً، كان مخططاً له بعناية |
Bu planlamanın hikâyesi, planlama alanının kurulum hikâyesi. | TED | إنها قصة التخطيط، إنها قصة تشكيل وتكوين مهنة التخطيط. |
Flickr, planlamanın yerine işbirliğini koyuyor. | TED | ما فعله فليكر هو إحلال التخطيط بالتنسيق. |
Bunu tek başıma başarmadım. Bu dikkatli planlamanın bir sonucu. | Open Subtitles | لم يكن هذا النجاح إلا بسبب التخطيط الرائع |
Kusursuz düğünü planlamanın stresi herkesi delirtebilir diyebilirim. | Open Subtitles | إن التوتر و الظغط الناتج عن التخطيط لزواج مثالي كافليدفعأي أحدإلى الجنون. |
İyi şans, dikkatli planlamanın sonucudur. | Open Subtitles | حسناً، الحظ الجيد يأتي من التخطيط الدقيق |
Tek bir e-postanın, bir parçası yüzünden, ...aylarca, yıllarca planlamanın hepsi çöpe gitti. | Open Subtitles | صورة واحدة لبريد واحد وأشهر وسنوات من التخطيط قد انتهت |
Düğünü planlamanın seni ne kadar strese soktuğunu biliyorum. | Open Subtitles | لاني اعلم كيف انت قلقة بشأن التخطيط للزفاف وكل شيء |
Düğünü planlamanın stresli olduğunu söylediğimde, ertelemeni kast etmemiştim. | Open Subtitles | سابقاً عندما أشرتٌ ضمنياً أن التخطيط للزَفاف يٌمكن أن يٌسبب التوتر , لم أقصد أن تؤجليه |
planlamanın her aşamasında raporunun Buzul Otel projesinin geliştirilmesine izin verilmesinde kaçınılmaz sonuç olacağına dair bana güvence verdin. | Open Subtitles | لقد أكدت لي في كل مرحلة من مراحل التخطيط أنه أمر مفروغ منه بأن تقريرك سوف يسمح بتطوير مشروع الفندق الجليدي |
Değil mi? İşbirliği, planlamanın yerini birebir olarak alıyor. | TED | صحيح؟ وذلك يعتبر إحلال نقطة بنقطة للتنسيق مع التخطيط . |
Bu akşam, yüzyıldan fazla süren bir planlamanın doruğudur. | Open Subtitles | الليلة هيّ تتويج لتخطيط دام 100 عام |
Gibbler Tarzı parti planlamanın yeni uluslararası merkezi burası olacak. | Open Subtitles | سيكون هنا المقر الدولي الجديد لتخطيط الحفلات بأسلوب "غيبلر" |
Bu akşam, yüzyıldan fazla süren bir planlamanın doruğudur. | Open Subtitles | ... الليلة هيّ تتويج لتخطيط دام 100 عام |
Bu şans değil, dikkatli bir planlamanın eseri. | Open Subtitles | -ليس حظاً، كان مخططاً له بعناية |